17 Mart 2012 Cumartesi

believe your eyes

herkes hayatına eksikler ile başlar. bazılarının derdi fiziksel eksiklikleridir. bazıları paradan dert yanar. bazıları yeterince çalışamıyordur gibi hayatımızın en başında bizim seçemediğimiz kavramlar üzerinden hayatımız şekillenir. her şeyin bir çözümü olduğu gibi bu eksiklik gibi görülen şeylerin de tamamlayıcı tarafları vardır.

bir adam düşünün doğuştan iki kolu ve bacağı yok. hayatını sorgulamaya çok küçük yaşlardan itibaren başlamış. 8 yaşında annesinden küveti suyla doldurmasını ve serinlemek istediğini söylemiş. küvete kendini öldürmek için girmiş. bunu yapamamış. yapamamasının sebebi, anne ve babasının onu gerçekten çok sevmeleriymiş. bu genç adam büyümüş ve tanrıya karşı düşünceleri şekillenmiş ve hayata karşı. daha sonra eksikliğini aslında eksiklik olmadığını, tam olmak için içerde tam olmak gerektiğini anlamış. bu adam şu anda inancı için binlerce kişiye konferanslar veriyor ve deneyimlerini paylaşıyor. her zaman umudun şekillendiğini gösteriyor.




hayatımızda eksik gördüğümüz yanlarımızı tamamlamak için ihtiyacımız olan tek şey "bakış açısı". yeni bir bakış açısı ile olayları değerlendirdikten sonra, hayatımızın dinamikleri tamamen değişecektir. eksik gibi gözüken taraflarımız aslında hayatı yaşamak adına bize klavuz olabilirler. önemli olan temel şey eksik yanlarımızın ne olduğunu ama bu gerçekten eksik olan taraflarımızı keşfetmek ve hayata tutunmaktan geçiyor.

hayallerimizi yaşamak ve en başında eksik gördüğümüz tarafların üzerine düşünmek için elimizde yeterince zaman var. bu zamanı verimli değerlendirdikten sonra hayatımıza bir çok yenilik ve başarı çekebiliriz. öncelikle kendimizi ve etrafımızda gelişen şeyleri sevmeliyiz. bu hayatın tamamı kocaman bir macera ve bundan tat almak yerine, kendi eksikliklerimiz gibi gözüken şeyler üzerine kafa yorarak ve olumsuz düşünerek bir yere varamayız. eksiklikleri gidermenin en kolay yolu "çaba " ve "çalışmak". gerekli ve yeterli koşulları sağladıktan sonra eksik gibi gözüken şeyler, bizim temel motivasyonumuz haline gelecektir. bunları adım adım aşdıktan sonra, hayatın içindeki güzelliği anlamamak gerçekten zor olacaktır.

hayatın en güzel taraflarından biri de şu aslında ; bizim eksik gibi algıladığımız şeyler, birçokları için zenginliği oluşturuyor. hayat tamamen denge üzerinden yürüdüğü için boyu kısa olan bir insanın yazım yeteneği uzun olan bir insandan daha nitelikli olabiliyor. şişman bir insan aslında düşünsel bazda çok daha verimli fikirler ile gelebiliyor. güzel bir kız entellektüel açıdan eksik olabiliyor. kör bir adamın hisleri diğerlerine göre daha kuvvetli olabiliyor gibi bir çok parametre ve örnek var aslında. sürekli olumsuzluk yerine kendimizin olumlu taraflarına odaklanırsak aslında başarı dediğimiz şeyi, dengeyi ve adaleti kendi içimizde bulabiliriz.




 bunları yapmak için bir an önce durumu hazmedip, ciddi bir çalışma temposuna girmek gerekiyor. eksik gibi gözükenler nasıl artı ile ve başarı ile buluşabiliyorsa, sürekli olumsuz düşünceler ile şekillenen eksiklik kavramı ise hayatı zindan etmek için yeterli. elimizdeki imkanları düşünelim ve işleri yürütebilmek adına şikayet etmeyi ilk adımda bırakalım. şikayet etmeyi bırakmak demek aslında ilk adım olarak o bakış açısının şekillenmesi demek. bakış açısı şekillendikten sonra eksikliklerimiz gibi gözüken şeyler belki de mutluluk kaynağına dönüşecektir.

bu hayatın büyük bir serüven olduğunu unutma. bu maceranın içinde inişler ve çıkışlar olacak. mutluluk kocaman bir kavram değil, "an"ların içine sıkışmış güzelliklerden oluşuyor. bunu hayatının içinde kurgulayıp gerekli adımları attığın sürece aslında mutluluk çok çok da uzakta değil. elimizdekileri kullanmak temel aşamalardan birisi aslında. gereksiz harcamalar ve işlevsellik diyorsak, öncelikle elimizde olanlar ile başlamalıyız. yakın olanların işlevselliği uzak olanlardan daha fazladır mantığı ile olaya yaklaşırsak, aslında çok çok uzaklara gitmeden de mutluluğu kendi içimizde hissedebiliriz.

adımları tek tek attıktan sonra ve ciddi bir çalışma ile gerekli koşulların tamamı sağlanmış olacaktır. hayatın içinde yanılsamalar vardır. bunları göz önüne alarak planlarımızı kırılmayacak bir düzeyde şekillendirip ona göre adımlar atmalıyız. yanılsamalardan kastettiğimim şey şu aslında; diyelim ki bazı kitaplar ve bunlara ulaşamıyoruz. gerekli kaynak elimizde olmadığı için bu adımı atamıyoruz. burada para kavramına ve eksikliğine takılırsak, yapmamız gerekenleri adam gibi yerine getiremeyebiliriz. bunun yerine olumlu bir bakış açısı geliştirip seçenekler üzerinden durumu değerlendirmeliyiz. kitap alamıyorsak, okulun kütüphanesini denedik mi?, orada yoksa bazı arkadaşlara sorduk mu? orada yoksa internette aramayı denedik mi? seçenekler çok aslında ama olumsuz bakış açısı bize bunları görmek yerine sadece sızlanma olarak geri dönüyor. planların keskinliği aslında bu detaylarda gizli. eğer olumlu bakış açısını temele koyup, alternatifler üzerinden yapmak istediğimiz şeyleri kurguluyorsak burada sonuca ulaşmak daha kolay. diğer türlü sadece olumsuz bakış açısı ile tek bir yerinden olaya yaklaşıp hüsrana uğramak daha olası.




hayatın içinde bir kesinlik yok. olumlu bakış açısı bile bazen işlemeyebilir ama ufak bir detay var. olumlu bakış açısında değerlendirilen ve çalışılan durumlar için keşkeler yoktur. keşkeleri içinde barındırmaz. denedim olmadı, çabaladım olmadı gibi kavramlar gelişir ve iç huzuru yakalanır, eğer gerçekten emek verilip çalışıldıysa. diğer türlü sadece olumsuz bakış açısı içinde değerlendirilen durumlarda, hayata isyan, tanrıya isyan, imkansızlık, olumsuzluk, yetersizlik ve özellikle eksiklik hisleri gelişir. kıyas yapmaya başlarsınız. diğerleri neden öyle ama neden ben böyleyim gibi. aslında olayın temeline indiğimiz zaman başarılı insanların zengin ailelerden çıkmadığını görürüz. imkanların minimum olduğu, koşulların çok sert olduğu ortamlarda bu adamların hayatları şekillenir.

ressamı, ceosu, komutanı, siyasi lideri gibi başarılı insanlara baktığımızda, bu adamların en belirgin özelliklerinden birisi ciddi çalışma tempolarıdır. bu adamlardan başarısızlıklar karşısında üzülmezler. başarısızlığın yeni bir bakış açısı olduğunu bilirler ve problem çözmenin gerekliğini anlayıp, hayatlarına hep yeni şeyler katarlar. şimdi katılan şeylerin ne önemi var gibi bakabiliriz. katılan yeni şeyler, hazmedildikten sonra temele oturduktan sonra, ilerde şekillenecek yeni düşüncelere referans olurlar. zemininde aslında bilmeden eski birikimlerimizi getiririz. hayatın içinde bir çok parametre var. dikkatli bakan gözler için başarılı bir ahçının yemek tarifi ile satranç arasında bağlar vardır ya da bir lider ile bir ressam arasındaki bağları yakalayabiliriz. bunlar materyalist dünyada birbirinden kopuk alanlar gibi gözükse de, gerçek dünyada bunlar aynı şeyi ifade etmektedir. başarıyı sınıflandırmayız aslında. temel olarak değerlendiririz. bir ressam ile bir liderin başarı yüzdelerini veremeyiz çünkü farklı gibi gözükür. olaya yakından baktığımızda aslında bu adamların yöntemlerinin çok benzer olduğunu farkederiz.




eksikliklerinden kurtul. bunlar aslında gerçek eksiklikler değildir. gerçek eksiklik düşüncelerdedir. yeterli olduğunluğa erişmemiş düşünceler içinde boşluklar bulunur. bu boşluklar hayatın olumsuz bir yer olduğunu sürekli anlatır. aslında inişlerin ve çıkışların olduğu bir yeri ve macerayı nasıl olumsuz olarak değerlendirebilirsin ki? başlangıçlar ve sonlar aslında kendi içindedir. düşüncelerimizin derinlikleri bizim somut kavramları nasıl değerlendirdiğimizi anlatır. düşünsel eksiklikleri giderip, gerekli birikimi yaptıktan sonra olumsuzluklar bir anda olumlu durumlara ve mutluluğa dönüşür. yanılsamalara kanmadan, hayatın aslında karmaşa üzerinde değil de düzen üzerinde olduğunu farketmek lazım. detaylardaki düzenleri farkedersek ve parçaları birleştirirsek aslında kafamızda canlandırdığımız ve sürekli şikayet ettiğimiz durumların gerçekte olmadığını görürüz. sistemli bir çalışma ve adam gibi bir düzen ile eksiklik dediğimiz şeyler, bizim başarı dediğimiz şeylere dönüşür. soruyu o zaman sorduğumuzda, bu eksikliğinden hala hoşnutsuz musun? dediğimizde cevap sadece bir gülümseme olacaktır ve aslında hayatımızı bu olumsuzluk denilen şeyin, olumlu hale getirdiğini görebiliriz. çaba sarfettikten ve elinde olanları değerlendirdikten sonra sadece "gözlerine inan" ve "kendini gerçekten sev".

12 Mart 2012 Pazartesi

yeni fikirler

her şey steve jobs un apple dan atılması ile başladı. steve jobs bu sürede ciddi çıkmazlara girdi. her başarısızlığın bir şey öğretmesi gibi, steve jobs da bu dönemi başarı olarak anlandırıyor. yeni fikirlerin filizlenmesi için bir başlangıç oldu. steve jobs boş durmadı ve next ve pixar adında iki şirket kurarak yoluna devam eti. steve jobs başarılı bir mühendis miydi? hayır!, başarılı bir coder? hayır!, steve jobs u farklı kılan şey yeni fikirleri ve agresif tavrı idi. steve bu tavrını uzunca bir süre oyunda kalmak için korudu. apple bu sırada büyük başarılar göstermek yerine piyasanın çok gerisinde kalmıştı. yeni projelerden çok çok uzak, yaratıcı bakış açısı geride kalan modası geçmiş bir şirket olma yolunda ilerliyordu. apple ın yönteim kurulu şirketi satmayı bile düşündü. bu olaylar olurken steve jobs un pixar ekibi toy story i tamamlamışlardı bile. piyasaya animasyon anlamında bambaşka bir bakış açısı getirmişlerdi. bu süreç devam ederken apple radikal bir karar aldı ve steve jobs un yeni şirketi next i satın alarak, steve yeniden büyük oyunda görmek istediler. herşey basın toplantısındaki steve in gülüşü ile başladı.




steve apple a geri döndükten sonra, radikal kişiliğini yeniden ortaya koydu. bir çok kişi işten çıkarılmıştı ve yeni fikirlere ihtiyaç vardı. naspter müzik piyasasına yeni bir bakış açısı getirirken, steve jobs kurtuluşu müzik piyasasında aradı. olaya öyle farklı bir bakış açısı ile yaklaşmak lazımdı ki, bütün parametreler yeniden yorumlanmalı ve yeni bir bakış açısı getirilmeliydi. steve yeni bir ekip toparladı. yeni bir müzik çalar ortaya çıkaracaklardı. ilk girişim itunes ile başladı. yeni bir müzik kutusuydu belki ama çok çok da yenilikçi sayılmazdı. topladığı ekip kısa zamanda bir müzik çalar ortaya koymalıydılar. ipod un doğuşu bu şekilde oldu. ipod yenilikçiydi. binden fazla şarkıyı çalabilen bir aletti. piyasaya bomba gibi düştü.

ipod apple ın yeni yüzü olmuştu. napster kapatıldıktan sonra piyasadaki eksiği doldurmak adına steve jobs çalışmaya başladı. artık itunes dan şarkı satın alabiliyordunuz. şarkı başına 99 cent istediler. 1 hafta içinde 1 milyondan fazla şarkı satıldı. itunes uygulaması ipod ile birebir etkileşim içindeydi. artık apple kişisel zaferini tamamlamış ve piyasanın 4 te 3 üne sahip olmuştu. ipod u farklı kılan özelliklerden bir tanesi de kulaklıklarıydı. beyaz kulaklık fikri daha önce düşünülmemişti. beyaz kulaklıkları ve küçücük boyu ile apple yeni bir modayı başlatmış oldu.


 

ipod dünyanın üzerinde milyonları aşan satış rakamlarına ulaştı. ipod mp3 çalar değildi. ipod bir marka, ipod bir tarz, ipod dünyayı kendine göre algılamak demekti. bu süreç içinde bir sürü ipod eklentisi üretildi. yeni kılıflar, radyo çalabilecek eklentiler, şarj aletleri derken ipod hayatın ortasına yerleşti.

yeni ipodlar video ve fotografta görüntüleyebiliyor ve paylaşabiliyordunuz. dünyada bir sürü insan kendi reklamını da içine alan, ipod reklamlarını arkadaşları ile paylaştı. apple eski gücüne ve steve jobs eski saygınlığına kavuşmuştu.


 

steve jobs u bu kadar başarılı kılan neydi? steve en başta bir oyun adamıydı. steve in elinde belki diploması yoktu ama agresif yaklaşımı ve yenilikçi fikirleri vardı. dünyada bir çok insanın tercih etmeyeceği yeniliklere her zaman kollarını açmıştı. bu süreç başarıyı da beraberinde getirdi. hayatta bazen paranız olmayabilir, bazen istediğiniz şeylre ulaşamayabilirsiniz, bazen istediğiniz gibi yürümeyebilir işler. elimizde olan tek şey vardır, bizi aslında gerçekten vareden şeyler "fikirler". elimizde yenilikçi fikirler olduğu sürece başarıyı yakalayan insanlardan aslında çok da farklı olmadığımızı anlarız. en zor zamanları süreç içinde yaşarız ama bu dersler bizim düşünce şeklimizi ve oyunun kurallarını değiştirmek için birer fırsattır. bakış açımızı değiştirdikçe, problemleri teker teker çözdükten sonra, hayal ettiğimiz şeylere ulaşmak aslında o kadar zor değildir.

geriye kalan tek şey elimizde olanı değerlendirmek, yeni fikirlere kalbimizi ve aklımızı açmak ve yeterince çalışmak. bu kurallara uyduktan sonra başarı çok da uzakta sayılmaz. süreçleri iyi değerlendirip, ertelemeden, agresif davranarak düşüncelerimizi şekillendirebiliriz. zemininde bilgi, birikim ve deneyim vardır. zorluk dediğimiz şeyler bize gerçekten öğretmen olanlandır. "kendine güven, yeni fikirler için birikim yap ve en önemlisi çok çalış".

2 Mart 2012 Cuma

basit, işlevsel ve katmanlı düşünceler üzerine

hayatımız içinde karşımıza bir çok seçenek çıkar. bir sürü ayrımın içinde kalırız. düşüncemizin akışını bozan şeyler ile karşılarız kimi zaman. bu durumlardan kurtulmanın ve net kararlar verebilmenin en stabil yolu, basit düşünmektir. eğer olayları en basit hali ile kafamızda çözümleyebilirsek, karar alma ve harekete geçme hızımız artacaktır. bu durum ölçüsünde bocalamaktan uzaklaşmış oluruz. en basit haliyle olayları görebilmemiz lazım. karnımız aç ise elimizdeki imkanlar ölçüsünde hemen karnımızı doyurmaya odaklanmalıyız. karnımız açken opsiyonel olan makarna ise ona odaklanmalı ve bir an önce hazırlamaya bakmalıyız. karnımız çok fazla açken, kara lahana dolması ve yanına balık gibi yemekler üzerine kafa yormak sadece zaman kaybıdır. bu açlıkla bunu tamamlamak zaten zordur. o zaman en temel olana yönelmeli ve makarna ile karnımızı doyurup işlerimize devam edebilmeliyiz.

karar alma aşaması hayatın her alanında karşımıza çıkar. eğer temel anlamda basit düşünebiliyorsak, o zaman işlerin hızı artacaktır. en temel kavramları göz önüne al, odaklan ve hareket geç. temel mottomuz bu noktada bu olabilir. olayları basite indirgeyip kararlar verebiliyorsak, bu durumlar işlerin işlevselliğini artıracaktır. çabuk karar vermeli ve meşgul olduğumuz şeylere daha fazla zaman ayırmalıyız. hayatın işleyişi bu ise fazladan zaman kazanmak bize olumlu bir etki yapacaktır. belli durumlar eşiğinde ki bu durumlar kritik ise basite indirgeyip aldığımız kararlar, kesinlikle işlevsel olanlardır. occamın usturası gibi. eğer iki tane olay var ise ve bunların gerçekleşmesi için biri daha zor seçenekler sunuyorsa, kolay olan doğrudur. bunu böyle kabul ederek yola devam etmek lazım.




basit düşünmenin de sınırları vardır. hayatın içinde temeline bakıp basit kararlar alacağımız durumlar vardır, alamayacağımız durumlar vardır. bu kararı alabileceğimiz durumlarda hızlıca hareket etmek en mantıklısıdır. karşımızda iş için büyük bir sözleşme var ise burada katmanlı düşünme devreye giriyor. olayları daha fazla karmaşık hale getirip, empati yaparak, düşünce üstüne düşünce yığarak bu kararları almamız mantıklı olacaktır. katmanlı düşüncenin özünde, bakış açılarımızı 360 derece eşliğinde değiştirerek ilerleme vardır. her derece için bir bakış açısı. bunları topladığımız zaman işlerin çözülebilirliği artacaktır. katmanlı olaylar belirli süreçler ve zamandan sonra karşımıza çıkmaktadır. olayların karmaşıkşlatığı, farklı senaryoların işin içine dahil olduğu, kafamızın çok karıştığı zamanlarda katmanlı düşünce sistematiği ile daha farklı olanakları yakalamış oluruz.

zaman bize herşeyi öğrettiği gibi beynimizi nasıl kullanmamız gerektiğini de öğretmiştir. zaman içinde artan deneyimlerimiz, daha sağlıklı kararlar verme ve bunları uygulama açısından kafamızı çok fazla karıştırmamaktadır. zaman geçtikçe elimizdekileri de iyi kullanarak en iyi yolları kendimize açabiliriz. bunun en başında güven gelir. güven belki sadece bir kelime ama kararlarımızın arkasında duran, en büyük basamaklardan bir tanesi bu kavramdır. bunu sağladıktan sonra , işlere odaklanmamız ve aldığımız kararların stabilirliği artacaktır. biraz zamanla ve irade ile kendimize ait olanı keşfedebiliriz.

hayatın içinde bir kesinlik yoktur. bir sürü ihtimal vardır. bize en doğru gelen ihtimali seçip o yolda ilerlemek, belki de zaman içinde karşımıza çıkan sorunları çözmede, en belirgin ayırt edici yöntem olacaktır. irademizi biraz daha güçlendirerek ve karşımızdakini anlayarak daha net kararlar alabiliriz. sistematik olan düşünceler her zaman üst katmanlarda yer almakta ve işlevselliğin dozunu artırmaktadır. kafamızı karıştırmadan yola devam edebilmek için ; basit düşün, işlevselliğini tart, yeterli gelmiyorsa daha katmanlı bir düşünce sistemi ile değerlendir. elindeki imkanları kullan. gerektiğinde hareket geçmek için gün içinde hazır ol. karşına bir fırsat çıktığı zaman değerlendir. herkes belki aynı yollarda yürüyor ama birileri daha ileride, birileri daha geride. bir adım daha ileride olabilmek için düşüncelerimizi disipline etmeli ve aldığımız kararların işlevsel olduğunu bu hayat içinde test edebilmeliyiz. zaman herkes için aynı hızda geçiyor. bazıları için yeterli, bazıları için her zaman yetersiz. daha fazla zaman kazanmak için biraz daha disiplin ve biraz daha fazla çalışma ile yolumuza devam edebilmeliyiz. her şeyin özünde tek bir gerçeklik var ise bu "çaba" dır.

1 Mart 2012 Perşembe

test et ve risk al

insana hayatında bir sürü bakış açısı ve değerlendirilmesi gereken bir sürü parametre vardır. bu parametrelerin bir çoğu bizi çıkmaza sürüklerken, bir çoğu da yeni bakış açılarının büyümesini sağlar. onlar büyüdükçe biz de büyürüz. algımız artar ve yapabilirliğimiz pekişir. bu algıların örümcek ağı gibi beynimizin merkezine gömülü olduğunu anlarız. aslında her şey orada. yapabileceklerimiz, bizi sınırlayan şeyler, büyük fikirler, belki geçmiş ve belki gelecek. hepsi aslında çok çok uzağımızda değil sadece nefes alışımız kadar bize yakın. bir sürü insanın bu algılar ile pek işi olmaz. bunlara ihtiyaç duyanlar için bir kaç bakış açısını yeniden gözden geçirebiliriz. bizi sınırlayan şeyler neler? bize bir çok algıyı verecek olan şeyler neler? kafamızın en başından karıştığını biliyorum ama bunlar aslında bizim elimizde tuttuğmuz ve bizi şekillendiren şeyler.

hayatımızda bir sürü şey yaparız. bir sürü düşünceyi biriktiririz. işlevsel olsun ya da olmasın bunları cebimizde taşırız. bir çok şey okur, bir çok şey takip ederiz. bazıları gazete müptelasıdır, bazıları dergi, bazıları ise kitap. bu bilgiler zamanla çoğalmaya başlar ve belirli alanlarda uzmanlaşmaya ve algıda seçicilik yapmaya başlarız. bize sadece onlar hitap etmeye başlar. hayatımızda bir çok alanda bir şeyleri bildiğimizi iddaa ederiz. bir sürü alanda insanlar ile konuşuruz. nasihatler veririz. onların düşüncesini alırız.




bu düşünceleri denememizin tek ve basit bir açılımı var. eğer bir konuda uzlamlaştığımızı ve iş yapabilir olduğumuzu iddaa ediyorsak onu sadece "test et". cesaretini topla, sahaya çık ve test et. mühendislik konusunda uzman mısın? git o zaman onu sahada dene. kitaplar hakkında bilgin olduğunu ve iyi bir yazar olduğunu mu düşünüyorsun? yazdıklarını eleştirmenlere ya da metin yazarlarına göster. düşüncenin en basit haline bakmamız gerekiyor. eğer elimizde bir bilgi var ise ve onun işlevselliğine inanıyorsak sahaya inip basitce test etmemiz gerekir. gereksiz ukalalığın önünde duran en büyük engellerden birisi budur. bildiklerimize ne kadar hakimiz? neler eksik? neleri gerçekten tam anlamı ile hazmedebilmişiz? bunu öğrenmenin tek yolu bunları test edebilmektir. hayatta eğer belirli şeylere ve en çok da düşünceye önem veriyorsak kendimizi denemeli ve neler yapabildiğimizi görmemiz gerekir. bu durum da ancak bildiklerimizi test edebilmek ile ortaya çıkar.

çevremizde bir sürü insan görürüz. bir sürü söz vardır sadece. herkes her alanda uzmanlaşmıştır. her alanda bir sürü bilgiye sahiptir. herkes bir şeyler bildiğini söyler. mesela bir ortamdan alıntı yapayım.bir arkadaşın iktisat ile hiç alakası yoktur ama bir kıza ahkam kesmektedir." das kapitalin hepsini okudum ve anladım. ekonomi sayfalarını daha iyi anlıyorum artık. bu konuda çok başarılıyım." bu arkadaşın iddaasında iki seçenek vardır. ya söyledikleri doğrudur ya da yanlıştır. bunu bilmemizin tek yolu bu arkadaşı das kapital ile test etmektir. bunun gibi insanlar genelde bu testlerden kaçınırlar çünkü askıda kalan bilgi ve inanırmış gibi yapmak onlar için yeterlidir. temel amaçta aslında budur. bunun gerçek hayattaki yansıması çok basittir aslında. söylediklerini iktisatçılar ile ya da ekonomiye gerçekten hakim insanlar ile paylaşırsın, bu da sonuçta sana doğru olan veriyi verecektir.




hayatta bir çok insan, hayatlarının garanti içinde olduğunu ve sağlamcılık ile bu hayatı geçirebileceklerini zannederler. bu sağlamcı arkadaşların öne çıkan en büyük özelliği herşeyden şikayet etmeleridir. işleri yeterli değildir, para yeterli değildir, hiç bir şey olumlu değildir ama hayatlarına devam ederler. arkadaşım madem hiçbir şey olumlu değil risk al ve başka alanlara yönel. zamanında sadece geleceği sağlancılık olarak gördüklerinden risk almak onlar için aptallıktır. durdukları yerde sürekli kalmak ve bu durum üzerinden insanlara emirler yağdırmak isterler.

diğer taraftaki insanlar ise sağlamcı değildir. boş anlamda sağlamcı olmamaktan bahsetmiyorum. bu insanlar şunu anlamışlardır. hayat kesin değildir ve sürekli değişkendir. sabit fikirler ile bu hayata tutunamazsınız ve sürekli düşünmek, yeni şeyler öğrenmek zorunda kalırsınız. bu bir anlamda hayata boyu devam eden beyin jimnastiğidir. sürekli devam eden problem çözmedir. hayatın tamamen rubik cube e dönüşmesidir. bu insanlar birikimlerini yaparlar, bildiklerini test ederler ve işlevsel olduklarını anladıkları zaman risk alırlar. hayatta iki seçenek vardır risk alanlar için ya kazanırsın ya da kaybedersin. sabitlikten söz edemeyiz.

herkes hayatta risk almaktan bahseder. benim bahsettiğim bilerek risk almak. eğer bir alanda gerçekten ciddi bir birikime sahipseniz o zaman risk almak en mantıklı seçeneklerden bir tanesidir. sizi durağanlıktan koruyacaktır. kazanma ihtimalleri sizin lehinize olacaktır ama kaybedebilirsiniz . bir alanda uzman olmadan risk almak sadece maceradır. ne olduğu elbette tahmin edilemez belki kazanırsınız ama kaybetme ihtimaliniz yüksektir. risk almak için zeminine bilgiyi koymak gerekir. işlevsel problemleri çözebilecek konuma geldikten sonra risk almak sizin kendinizi tartmanız için elinizde olan en büyük seçeneklerden bir tanesidir. bilgi ile birleştirip, risk alabiliyorsanız, bu hayatın içinde nefes alıyorsunuz demektir.

test et, risk al, sonuçlarını gör yoluna devam et. hiç bir zaman hayal kırıklığına uğrama, düşüncelerini keskinleştir, daha fazlası için çalış ve yoluna devam et. eldeki imkanları değerlendir ve önceliği onlara tanı. ihtiyacın olduğu ölçüde elindekilerin dışına çık. gereksizlikten kaçın ve son olarak kendine güven. bunları kendinde birleştirebilen bir insanın, inanılmaz keskin bir iradesi ve diğerlerinden daha farklı olarak dünyayı daha net kalıplar içinde kavrayacaktır. seçenekleri artacak ve karar verme yetisi gelişecektir. risklerin ne anlama geldiğini daha net öğrenecek ve hayatın daha yaşanılabilir bir yer olduğunu kavrayacaktır. artık nefes alacaktır...