Mitoloji insan hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Çağlar boyunca hikayeler anlatılmış ve hayat anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Bu zamanın sonunda durduğumuza göre bütün hikayeleri tek bir sesten duyabiliriz. Bu ses form değiştirir ve film olur, müzik olur, şiir olur, destan olur yine karşımıza çıkar. Bu yazıda bilim-kurgu ve mitolojinin kesiştiği ve benim için büyülü bir hal alan bir kompozisyon ve detaylarından bahsedeceğim. Tanrı Thor ve yaşadığı büyük salon Beliskner (Bilskirnir), stargate dünyası ile kesişimi ve ütopyaların açtığı yolları kendimce anlatmaya çalışacağım. Bunları anlatmaya çalışırken, bilim-kurgu dünyasında kurduğu bağları ve o bağların ne kadar etkileyici formlarda olduğunun, sadece benim değil bir çok kişinin de zihninde bir şeyler yakacağını düşünerek paylaşmak istiyorum.
Beliskner
eski norveç mitolojisinde tanrı Thor’un büyük salonudur. Burada karısı Sif ve
çocukları ile yaşar. Grímnismál’a göre salon çok büyük bir yapıdır ve
içinde 540 oda bulunur. Asgard’da konuşlanmıştır, tanrıların konutlarıdır, Thrudheim
krallığıdır (gücün krallığı).
Kısaca İskandinav Mitolojisindeki tanrı, tanrıça, kötü tanrı ve cüce kavramlarını bilmek, bize hikayenin gidişatında ve bıraktığı izlerde, kolay anlaşılır bir yöntem sağlayacaktır;
Thor - veya Donnar - İskandinav mitolojisinde en güçlü tanrıdır. İki sihirli nesneye sahiptir. Bu nesnelerden biri Mjöllnir'dir. "Miyölnir" diye okunur. Mjöllnir, adının anlamı "parçalayıcı" olan kocaman bir çekiçtir. Çekici Brokk ve
Eitri isimli iki
cüce kardeş yapmışlardır. Çekiç yapılırken
Loki sinek kılığına girip cüceleri ısırarak rahatsız edince bir kaza olmuş, çekicin sapı kısalmıştır.
Bu iki cüce ayrıca bu çekice birçok farklı özellik vermiştir. Çekiç,
Thor'un onu kolayca saklayabilmesi için küçülebilir. Ayrıca bir
bumerang
gibi, bir düşmana atılınca düşmana tüm gücüyle çarpar ve sahibinin
ellerine geri döner. Thor kılık değiştireceği zaman çekici ile kendi
yörüngesinde hızlıca döner. Fırtınaları çekici ile kontrol eder,
yağmurları onunla yağdırır. Çekici ile evlilikleri ve nesneleri de
kutsayabilir.
Onun güçlü olmasını sağlayan bir diğer sihirli nesne de altın bir
kemerdir. Bu kemeri takar takmaz gücü ikiye, hatta üçe katlanır.
Ayrıca Thor'un iki tane keçisi vardır. Bu keçilerden birinin adı
Tanngniost (Diş Çatırdatan) diğerinin adı da
Tanngrisnir (Diş Gıcırdatan)dır. Bu keçilerin çektiği arabası yerde de gökte de gidebilir.
Thor,
Odin ve
Jord'un oğludur. Odin'den sonra gelen en önemli tanrı olarak kabul edilir. "Altın saçlı tanrıça"
Sif ile evlidir.İskandinav tanrıları arasında en kurnaz, en kötü tanrı
Loki'dir. Loki,
Sif'e
onu sevdiğini ve evlenmek istediğini söyler. Fakat Sif onun teklifini
kabul etmez. Ret edilen Loki çok sinirlenir ve bir gece Sif uyurken
kılık değiştirerek onun yanına gider, Sif'e güzelliğini veren uzun
saçlarını keser ve kestiği saçlarını da yakar. Artık Sif kısa saçlarıyla
hiç çekici değildir.
Thor da uyanınca bunu görür. Ancak Sif'ten
boşanmak yerine onun intikamını almaya karar verir. Bu işi ancak Loki
yapar diye düşünür ve Loki'nin peşine düşer. İskandinav tanrıları
tamamen ölümsüz olmadıklarından dolayı Loki Thor'un kendini
öldürmesinden korkarak özür diler ve cüce
İvaldi'nin oğullarına
gider. Bu ünlü cüce demirciler, Sif için altından saç telleri yaparlar.
Loki de özrünü kabul etmesi için bu saçları bizzat Thor'a kendi eliyle
verir.
Thor altın saçları eşine takınca, "Altın saçlı tanrıça" lakabı da
bu olaydan sonra başlamıştır, onun daha da çekici olduğunu düşünür ve
onunla birlikte olur. Bu birleşmeden sonra da
Thrud adlı bir kızı,
Lorride adlı da bir oğlu olur, dördü beraber
Thrudheim'deki 540 odalı
Bilskirnir isimli
saraylarında yaşarlar.
Tanrı Thor'un Odin'den sonra en güçlü tanrı olması ve gücün iskandinav mitolojisinde farklı bir anlam ile ifade edilmesi, detaylar içinde bize çok farklı anlamlar sunuyor.
Şimdi kısa bir atlama yaparak Stargate dünyasına girelim ve orada İskandinav mitolojisinin izlerini sürelim. Stagate dünyasında Asgard isminde çok gelişmiş bir uygarlık yaşamaktadır. Dünyadaki ufo araştırmaları ile ilgilenenler griler diyince, neyi kastettiğimi anlayacaklardır. Burada Asgard othala galaksisinde yaşayan gelişmiş bir uygarlıktır. Ellerinden geldikçe başka galaksilerde olan iyi varlıklara da yardım etmeye çalışmaktadırlar. Teknolojik olarak çok üstünlerdir. Vücutlarında adrenalin bezleri olmadığı için duygusal tepkiler geliştiremezler ve direk yanıtlara yönelirler. İnsan topluluklarına korunmuş gezegenler anlaşması uyarınca çok fazla yardımları dokunmuştur. Sg-1 ile çok sıkı ilişkiler geliştirip, evrenin içindeki iyi-kötü mücadelesinde ellerinden geleni yapmışlardır. Asgard'ın Yüksek Askeri Komutanı Thor'dur. Burada İskandinav mitolojisi başlar. Asgard ırkı bizdeki iskandinav mitolojisinin othala galaksisinde yaşayan örneğidir. Tanrı Thor'un yaşadığı düşünülen salon Beliskner, Stargate dünyasında Thor'un uzay gemisinin ismidir.
Thor'un uzay gemisi hakkında ve Asgard teknolojisi hakkında biraz daha bilginin işleri biraz daha netleştireceği kanısındayım;
Beliskner sınıfı gemiler Asgard'ın en bilindik savaş gemisi sınıfıdır. Beliskner ilk kez Thor (Asgard filosu yüksek komutanı)'un komutasında stargate dünyasında gözükür. Sırayla gözüktüğü bölümler; 2.06 "Thor's Chariot, 3.22 "Nemesis Part 1"'dir. Beliskner sınıfı gemileri Tau'ri tarafından ilk kez görülen ve bir süre boyunca galaksideki en güçlü savaş gemisidir. Bu konu hakkında ilk bilgi Teal'c tarafından verilir. Dünyalı yaklaşımına göre ana gemi gibi durmamaktadır. Kaçış modülleri, ekstra kargo alanları bulunmamaktadır. Teal'c bunu bir ana gemi olarak isimlendirmiştir. Belki de durum Jaffa mantığında daha farklı algılanmaktadır.
Beliskner baya büyüktür. Dünya gemisi Prometheus'a göre kat be kat büyük durmaktadır ama O-Neill sınıfı gemilerle boyutları eşittir. Ne zaman üretildiği bilinmemektedir ama Jaffa efsanelerinde uzunca bir zamandır yer almasından dolayı, tarihi baya eski durmaktadır. Siyah bir materyalden yapılmıştır, muhtemelen naquadah'ın bir türevidir. Yıldız gemilerinin dış kaplamarında Asgard naquadah kullanmaktadır. Thor alaşımlar kullandıklarına dikkat çekmişti. Naquadah da o alaşımlardan bir tanesidir. Geminin yapısı Thor'un çekicinde kullanılan sembolle aynıdır. Muhtemelen bu sembol geminin temel yapısı dikkate alınarak geliştirilmiştir.
Beliskner Thor'un sandalyesi olarak da bilinmektedir. Gemide kullanılan tasarım bir çok Asgard tasarımının temelini yansıtmaktadır. Belki de bu yaklaşım Asgard'ın estetik algısını da özetlemektedir. Gemi'ye 4 neutrino ion jeneratörü güç vermektedir. Her biri on milyon kilojoule enerji üretmektedir. Tüm jeneratörlerin kombine edilmesi ile 4 trilyon joule enerji ortaya çıkmaktadır. Bir saniyede 100 ton TNT'nin çıkardığı enerjiye denk bir enerji çıkarmaktadır. Bu enerji Asgar silahları, kalkanları ve köprüdeki bir çok teknolojinin temel enerji gereksinimlerini karşılamaktadır. Bu kadar çok enerji gelişmiş Asgard teknolojisini de bize göstermektedir.
Asgar hyperdrive teknolojisi bizim galaksimizdeki en gelişmiş teknolojidir, belki de Kadimler zamanında bile daha üstündü. Asgard kendi dünyalarından bizim galaksimize bir kaç dakikada geçme kapasitesine sahiptir. Dünya gemisi Prometheus'da Asgar hyperdrive teknolojisini kullanmaktadır. Elbette geriye kalan teknoloji, Asgard teknolojisi olmayıp, dünya tabanlı geliştirilen bir teknolojidir.
Asgar gemileri çok gelişmiş bir gizlenme yeteneğine sahiptir. Dünya teknoljisi ile Asgard gemilerini farketmek imkansızdır. Thor şimdiye kadar hiçbir şekilde dünya yüzeyinde tesbit edilmediklerinden bahsetmiştir. Kısaca Asgar teknolojisi çok üstündür ama Kendi dünyalarında karşılaştıkları bir bela ile mücadele etmek, neredeyse sonlarını getirmek üzeredir. Thor kendi evrimlerine işaret ederek, beyinlerinin çok kompleks çözümler üretebildiğini ve basit yaklaşımları artık fark edemediklerini söylemiştir. Sg-1 ekibi Asgard'a sorunlarında çok yardımcı olmuş, onların güvenini ve dostluğunu kazanmıştır.
Hayatta her zaman hikayeler evrilir ve farklı bir şekle bürünür. Anlatmak istediği şey özünde aynıdır ve iyinin-kötünün savaşından başkası değildir. Sadece her seferinde form değiştirir. Yeni dünyada ise mitoloji, özellikle İskandinav mitolojisi bizim bilinmezlik kavramamız ve insancıl taraflarımız ile birleşmiş ve bilim-kurgu olarak, griler dediğimiz varlıkları Asgard olarak karşımıza çıkarmıştır. Stargate dünyası en temelinde dünyadaki mitolojiyi irdeler ve ona göre bambaşka bir hikaye anlatır. Verdiği mesaj özünde aynı olmasına rağmen, kullanılan figürler değişmiş ve olayları daha da katmanlı hale getirmektedir. Hayatın içinde bir çok şey yeni bir form oluşturur ve yeniden insanlık içinde kazanım sağlar. Hikayeler yer değiştirir ve yeni hikayelere yer açarlar. Bu yeni hikayaler içinde anlatılan ve amaçlanan şey eskisinden çok da farklı olmamasına rağmen, isteklere daha net cevap verecek düzeye evrilir.
Hepimizin modern dediğimiz kavram ile eski kavramları bir arada görmek isteyen bir bakış açımız vardır. Bu bakış açımızda karma sistemler bizi daha da mutlu etmektedir. Bilgi başka bir forma, enerji başka bir enerjiye evrilir. Bize ait olan insanlığın hikayalerinde saklı olan şeyler ise şu anda bambaşka bir forma doğru evrilmeye başladılar. Bu daha başlangıç ve ortaya çıkan sahne bizim için daha doyurucu. Eski hikayeler bizim için doyurucu olmasa bile yeni hikayeler kesinlikle daha fazla seçenek sunuyor. Özünde aynı olanın bir parça değişmesi bizi bir nebze mutlu ve yeni şeyler öğrenmeye, eski ile bağlar kurup, unutulmuş bilginin ortaya çıkmasını sağlayacak, ne mutlu bizim için ortaya çıkan şeylere.
Daha fazla zaman harcayıp, daha fazla öğrenerek insanlık bambaşka bir yere doğru evrilecek. Özümüz eski hikayalerde saklı, eski ninnilerde, eski oyunlarda ve adına eski dediğimiz bir çok şeyde saklı. Bunlar artık eski olmaktan çıkıp, zamanımızın yeni yaklaşımları haline getirecek. Burada bilim-kurgu gibi bir çok etkin faktör var. Eğer uzayı bir harita düşüp katlarsan, bambaşka bir yere çok fazla enerji harcamadan ulaşırsın. Adına eski dediğin şeyi katlarsan, yeni olanla aynı yere gelir ve arada kısaca bağlar oluşur. Burada stargate bunu yaptı ve yeni yapıtlar ile soluksuz serüvenlere eski dediğimiz ama yeni olanlar ile çıkıyoruz. Şimdiyi kavrayabilenler için hepsi şu anda yaşanmakta. Gelecek, geçmiş, şimdi aynı noktada yeniden kendini tanımlıyor ve bunu bizim zihinlerimizde yapıyor.