In Flames hayatın anlamını tanımlayan gruptu. Bir genç daha ne isteyebilirdi ki? Sonuna kadar enerjik, sonuna kadar cüretkar ve bir yerden sonra uzayla alakalı olmayan sözler. Evet "behind space" derin bir yaradır. In Flames diyince aklıma Jesper Strömblad gelir. Jesper küçük yaşta kemanla başlamış müziğe. Daha sonra metalhead dediğimiz insanların ruhunda saklı olan şey ortaya çıkmış ve gitara yönelmiş. 90'larda eski grubu olan Cermonial Oath'ı bırakıp, yan projesi olan In Flames'e odaklanmak istemiş. Bu yetenekli gencin elinde bir kaç şarkı varmış ve bir plak şirketine göndermişler bunları. Plak şirketi bir gün sonra ellerinde albüm çıkarmaya yetecek kadar şarkı olup, olmadığını sormuş. Elbette yalan söylemişler, elbette "var" demişler. İşte Lunar Strain'in doğuşu bu şekilde. Apar topar şarkıları yazarak albüme koyabilecekleri materyali sağlamışlar.
Lunar Strain piyasaya çıktığında çok fazla ilgi görür. Bunun sebebi çok açıktır aslında. Albümde şimdiye kadar duyulmamış katmanlı melodiler ve enteresan bir hava vardır. O yılları düşündüğümüzde, bunu başarmak cidden zordur. Jesper'ın dehası aslında burada ortaya çıkıyor. In Flames'in gelişimine baktığımız zaman omurgasında her zaman Jesper olmuştur. Subterranean'ın zamanı gelmiş ve bu sırada grup Nuclear Blast ile anlaşmaya varmıştır. Bu süreç başladığında grup elemanları In Flames'i Jesper ile yalnız bırakmayı seçmişlerdir. Burada melodik death metal konseptinin başka bir bakış açısını oluşturan, Dark Tranquillity'in vocalisti Mikael Stanne de gruptan ayrımıştır. Bu süreç çok enteresandır. In Flames'in şu anki kadrosunu oluşturacak temel taşlar bu dönemde In Flames'e katılmıştır. Anders Friden vocalleri üstlenirken, Björn Gelotte ise davullara geçmiştir. The Jester Race ve Whoracle albümlerinde, Björn normalde gitarist olmasına rağmen davulları çalmıştır. İleride daha farklı işleyecektir süreç ama Whoracle'a kadar Björn davuldadır. Anders'ın grubun vocallerini üstlenmesi, In Flames'i başka bir bütünlüğe sürüklemiştir. Mikael'in uzay konseptli şarkı sözlerini, kendi içselliği ve post kavramlar eşliğinde başka bir yere taşımıştır. In Flames bütün olarak alındığında, Anders'ın katkısı gözardı edilemeyecek düzeydedir. Özellikle vocallerinde kullandığı farklı yaklaşimlar, In Flames'in yeni bir kulvarda ilerlemesini sağlamıştır.
Whoracle sürecine gelindiğinde, grupta yine ayrılmalar olmuştur. Johan Larsso (Bass 1990-97) ve Glenn Ljungström (Gitar 1990-1997) grubu bırakmayı seçmiştir. Whoracle sürecinin ortasında olan grup, arkadaşlarının yardımıyla (Peter Iwers ve Niclas Engelin) albüm kaydını tamamlamışlardır. Başraılı Avrupa ve Japonya turnesinden sonra Niclas özel sebeplerden dolayı gruptan ayrılmıştır. Bu süreç aslında In Flames için verimli bir süreç olarak anlaşılabilir. Niclas'ın gitmesi ile boşalan gitarist koltuğuna, aslen gitarist olan Björn geçmiş ve davula Daniel Svensson geçmiştir. Bu değişimlerden sonra In Flames yıllarca sabit kalacak kadrosunu tamamlamış oldu. Whoracle albümün benim için özel bir tarafı vardır. Hayatımda ilk defa ciddi bir grup içinde vocalist olarak yer almam ve grubun Episode 666 şarkısını coverlamak istemesi. Bunu yapmak ya da üzerinde çalışmak cidden çok çok eğlenceliydi.
Yıl 1999'u gösterirken, In Flames ise Colony albümünün çalışmalarını bitirmiş ve bu albümü piyasaya sürmüştür. Bu albüm aslında In Flames'in dönüşüm sürecinde temel taşı olarak alınabilir. Sound olarak daha evrensel, melodik death metal anlamında ise daha yumuşak bir albüm karşımızda durmaktadır. Colony içindeki doluluk ve katmanlı melodilerin, modern zamana uyumlanmış halidir. Dinlemeye ilk şarkı ile başlayıp, enerjik atmosferi sonuna kadar koruyan bir albümdür. Bu albümdeki melodiler ile 5 tane grup kendine albüm çıkarabilir aslında. Benim açımdan bir kaç şarkı daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bunlar Ordinary Story, Pallar Anders Visa, Coerced Coexistance, Behind Space 99 ve Man Made God'dır. Özellikle Man Made God beşiktaş sahilinde gün batımını izlediğim, bambaşka dünyalara daldığım bir zaman dilimini içine hapsetmektedir. Denizin olduğu yerde In Flames dinlenir. Öyle bir enerjiyi içine hapsetmiş ki bu albüm, sonuna kadar cüretkar ve sonuna kadar insana huzur katan bir yanı var. Pallar Anders Visa albümün ortasında yer alan ve In Flames'den beklenmeyecek şekildeki bir geçişi tanımlayan ender parçalardan bir tanesi. In Flames hayatın tam ortasında ve neşeli zamanları kendine has melodiler ile tanımlıyor. İsveçli bir grubun, bu kadar sıcak bir atmosferi, soğuk bir ülkeden çıkarması ise gerçekten çok enteresan.
In Flames sabit kadro ile Clayman albümünü çıkardığında, milenyum çoktan olmuş ve beklenen kıyamet kopmamış.In Flames'i hayatının ortasına koyan biri, deprem niteliğinde bir materyal ile baş başa kalmıştır. In Flames 2000'lere kadar çabuk algılanabilen ama içine girmek isteyenler için inanılmaz katmanlı, melodik bir sistem geliştirmiştir. Bu sound o kadar net kafaya yazılmıştır ki, uzaktan duymak bile o zamanlar için In Flames'i ayırt edilebilir hale getirmiştir. Albüm benim için Pinball Map, Only For The Weak, Square Nothing ve aslen cover olan World Of Promises şarkılarının önderliğinde, harika bir iş olarak tanımlanabilir. Konu In Flames olunca, herkesin o melodik atmosfer içinde kendini daha iyi tanımlayan şarkıları olacaktır. In Flames fanları için çıta bu kadar yükselince, beklenti anlamında da yeni düşünceler ortaya çıkmaktadır. Bu beklenti ve In Flames'in evrilmesi fanlar arasında ister istemez bir uçurum doğurmuştur. Clayman'den sonra yapılan işler için eski In Flames ve yenisi ayrımı başlamıştır. İki ayrı dönemi tanımlayan bir durum aslında. Beğeni dediğim şey grubun kendini tekrar etmesi anlamında bir çok insanı mutlu edecek bir durumdayken, grup kendini başka bir arayış içinde tanımlamaktadır.
2001 yılına gelindiğinde, dünyanın diğer tarafında bambaşka olaylar olmaktaydı. Tüm grupların hayali olan Japonya turu, In Flames için çok verimli geçmişti. Bunu taçlandırmak için The Tokyo Showdown albümünü çıkardılar. In Flames tarihi için önemli zamanlardan biriydi ve ilk konser albümleriydi. Süreç bambaşka yollar alınca ve In Flames yeniliğin yüzü olduğundan sene 2002 ye gelindiğinde, In Flames çok büyük bir değişim yaşamıştı. Reroute To Remain albümü çıktığında ortalık sallandı resmen. In Flames artık melodik death metal konsepti içinde değerlendirilmeyecekti. Modern metal sahnesinin ve Amerikan müzik sahnesinin parlayan yüzlerinden birisi olacaktı. Bu süreci çok farklı değerlendirebiliriz. Eski In Flames'i bilenler için hüsran, In Flames'i bu yüzüyle tanıyan Amerikan piyasası için yenilik olmuştu. Fanlardan çok ağır tepkiler aldılar. Link-in flames, Sold out, In Flames We Trust gibi kavramlar şekillenmeye başladı. Eski fanlar In Flames'i satılmış olarak görürken, In Flames'i yeni tanıyanlar için In Flames bambaşka bir gruptu. Bu tavırlara In Flames elemanları aslında çok fazla aldırış etmediler. Durumun dikkat çekici olmasını ve fanlar arasında internette devam eden sürtüşmeleri, In Flames elemanları gülümseyerek karşıladılar. Grup elemanları Link- in flames ve Sold Out tişörtleri ile büyük sahnelerde gözükmeye başladı.
Bu süreç benim In Flames serüvenim için de farklı sonuçlanmadı. In Flames'in eski tarafını daha çok sevdiğim için yeni albümü ve konsepti kabul edemedim. Reroute To Remain'e adam gibi şans vermedim açıkcası. Yıllar geçtikten sonra şunu söyleyebilirim ki, böyle bir değişim sürecine giren bir grup için çok çok iyi bir çalışma. Durumu fanlar arasından alıp, In Flames elemanları açısından değerlendirdiğimde, eskiden yapmış oldukları müziği zirvesinde bırakıp, yeni şeyler denemeyi seçtiler. Aslında bu durum bir müzisyen için gelişimi ve yeniliği tanımlasa da, dinleyiciler için aynı şey olmayabiliyor. In Flames'in albüm satışları artmaya ve çok büyük sahnelerde binlerce kişiye ulaşmaya başladılar. In Flames'in büyümesi durmuyordu. Avrupa metal sahnesinden çıkan bir grup için Amerikan piyasası zorlu bir piyasa olsa da, In Flames bunun altından kalkmayı başardı. Oluşturdukları sound o kadar evrenseldi ki, Amerikan pisyasası, Mars piyasası ya da Pegasus galaksisinin piyasası için de durum farklı olmayacaktı.
Sountrack To Your Escape ile yeni dinleyiciye ulaşma durumunda kalırken, müzik için yeni şeyler denemekten de kaçınmıyorlardı. Sountrack To Your Escape turnesinin ayaklarından biri olan Rock Republic festivalinde headliner olarak yer aldılar. Türkiye In Flames'i ilk kez izlemiş oldu. Bu şanslı kitlenin arasında ben de vardım. Adamlardan imza alıp, yaptıkları müzik için teşekkür etme fırsatı buldum. İskandinav olmalarına rağmen inanılmaz sıcak insanlar. Belki bin kişiye imza verdiler ama yüzlerindeki gülümseme hiç kaybolmadı. Albüm imzalatmak gibi dinleyici için keyifli olan aktiviteler arasında yer almış olmak, beni ayrıca keyiflendiriyor. Anders'la sohbet ederken; bir şey çalıp çalmadığımı sordu. Extreme tarzda vocal yaptığımı öğrenince bana gülümsemesi ve bi kaç nasihat vermesi, herhalde benim için en keyifli detaylardan biri olacaktır. Björn ve Daniel da inanılmaz keyifli insanlar. Jesper tabi diğerlerinden daha farklı, daha donuk ve soğuk birisi, bunu çok da yadırgamadığımı söyleyebilirim. In Flames tarihinin en keyifli konserlerinden birini İstanbulda verdiler. Eski ve yeni parçalardan oluşan bir playlist ile insanlara çok keyifli anlar yaşattılar. Çok enteresan bir detay da şudur; In Flames sahneye çıktığı zaman bulutlar yavaş yavaş toplanmaya başladı. Cloud Connected ile açılışı yaptıklarında yağmur bir anda yağmaya başladı. In Flames tüm enerjisi ile sahnede çalarken, bir yandan başladıkları şarkı ile yağmur yağıyor ve sahne alevler içindeydi. Çok keyifli detaylardan biridir benim için.
Used And Abused ile dvd ortamlarına giriş yapan In Flames, dvd içindeki konserlerle, fanlarına teşekkür ediyorlardı. Bu süreçte In Flames daha da büyüdü. dvd nin içinde grup elemanlarını az çok tanıtan bir bölüm de vardı. In Flames Tv ile gündelik hayatlarını da görmüş olduk. Aslında beklediğimizden çok farklı değildi. Peter ve Jesper dışında sakin adamlar. Jesper daha fazla odaklanmış, Peter ise ortamlarda kopayım durumunda takılıyor. Gerçi bir dvd bölümünden tahmin yapmak pek doğru olmasa da, benim gözlemim bu yönde olacaktır. Anders, Daniel ve Björn gayet sakin tipler. İstanbul konseri öncesinde de grup elemanlarını gözlemleme şansım olduğundan, kendi adıma böyle değerlendirebilirim durumu.
Come Clarity ile Amerikan piyasasının göbeğine oturan In Flames, eski fanların da gönlünü almak ister gibiydi bu albümde. Eski ile yeninin harmanlanmış hali fena olmazdı ama In Flames bambaşka bir yolda ilerliyordu. A Sense Of Purpose ile yollarına bu yeni atmosfer eşliğinde devam ettiler. Bütün bu süreçler yaşanırken In Flames İsveçte kendilerine ait IF stüdyolarını kurdu. Restaurant işine bile girdiler. Bunlar tabi keyifli detaylar arasında. Bu durumlar In Flames'in omurgası sayılan birisi için sıkıntılı zamanları tanımlıyordu. Jesper alkol bağımlılığını abartarak rehabilitasyon sürecine girdi. In Flames konserleri devam ederken, Jesper dinlenmeyi ve bir süre uzak kalmayı seçmişti. Gerçek sebebi bilemesekte, In Flames cephesinden büyük bir haber geldi. Jesper alkol bağımlılığı yüzünden, grupla devam edemeyeceğini açıklamıştı. Jesper'ın In Flames'den ayrılması ile orjinal kadrodan geriye kimse kalmadı. In Flames cephesinden gelen açıklamada, Jesper'a In Flames kapılarının açık olduğu söylenmişti Bu süreçte Jesper yerine Niclas Engelin gitar sıkıntısını gidermişti.Bu sıkıntılı süreçler devam ederken In Flames, Sounds Of A Playground Fading albümünü çıkardı. Eski dinleyiciler için In Flames artık dinlenebilir bir grup olmaktan çıkmıştı. Yeni dinleyiciler ve Amerikan piyasası ise In Flames'in yeni üretimini çok sıcak karşılamıştı.
In Flames kullandıkları her detay ile eski-yeni dinleyici ayırt etmeden, müziğinin içine bir sürü şey katmış ve yenilikçi bir grup olarak, metal sahnesinde yerini almıştır. In Flames yolculuğuna devam ederken, biz de hayatımıza bu grubu sountrack yaparak, yaşam içinde keyifli süreçler yaşamaktayız. In Flames belki daha fazla değişecek, belki oturmuş kadrosu dağılacak, belki tamamen müziği bırakma kararı alacaklar, bunları tahmin etmek imkansız. Bu süreçler yaşansa bile In Flames yaptıkları müzik ile hafızalardaki yerini muhafaza etmeye devam edecek.
In Flames We Trust...










