İnsanlar bazen iyi zamanlarda birilerinin yanında olurlar ki geneli böyledir. Bazı samimi insanlar ise kötü zamanlarda yanında olurlar. Mesele aslında kötü hissedilen zamanlarda yanında olan insanların ne kadar değerli olduğudur. Bunu hayatın içinde her zaman oluruz ama mutlu zamanlarda yanımızda olan insanların da bir şekilde hayatımızda olmasına ses çıkarmayız. Peki ne fark eder ki? Mutlu zamanlarda yanımızda olabilecek binlerce insan sayılabilir ya da belirlenebilir. Kötü zamanları özel kılan ne?
Kötü zamanları özel kılan şu; en aciz hissettiğimiz zamanlar kötü zamanlarda olur. Bu zamanlarda yanımızda bir destekçi isteriz. Destekçi olursa daha güçlü duracağımızı hissederiz. Bu genelde olmaz. Genelde bu hayatı yalnız tamamlamamız gerektiği gibi bir algı vardır bu yanlıştır. Burada bazıları insanlara karşı tamamen olumsuz düşünceler geliştirirler. Ben onlardan değilim. Hala insanlık için umudum var. Birileri orada ve ulaşılmayı bekliyor. Mesele ne zaman olacağı.
Hayatımızdaki kötü zamanları umursayan insan sayısı cidden çok azdır. Bunu tavırlarından, o anda çıkan işlerinden, hoşnutsuzluklarından anlayabiliriz. Bunu ifade etmeye çalışırlar. Aslında mesaj şudur; " ben yanında olmak istiyorum ve yanındayım biliyorsun ama şimdi daha önemli işlerim var." Bu yalanaın 2012 yılında bile devam etmesi şaşırtıcı değil mi? Şaşırtıcı olsa bile hayatımızda bu gibi insanlardan onlarcası vardır ve herkes için böyledir. Mesele bu insanlarla ne yapacağımız?
Bazıları tepkisiz kalmayı tercih eder, bazıları umursamaz, bazıları iyi yanları da olabileceğini düşünür, bazıları ise sessiz kalır. Bu hayatta acizliği yaşayan çok fazla insan var. Bazen ben, bazen sen, bazen tanımadığın köşede oturan adam. Peki bizi insan yapan ne? Umursamaz kılan ne? Umutları elimizden alan ne? Bunun gibi soruların sonu gelmiyor aslında ama tek bir gerçeklik var, yaşayacak olan tek gerçek var; "Ne kadar umursadığımız." Bu bizi biz yapan tüm değerleri özetliyor aslında. Bu hayat içinde ne kadar duyarlıyız. Ne kadar duyarlı olmaya devam edeceğiz. Bu anlaşılmasa bile hayatımızda bir boşluk hissi yaratacağı açık.
Bu hayatta iyi insanlar var, bir sürü de kötü insan var. Bizi hangi insanların bulduğu önemli. Bunu tanımlayan ya da bunu kategorize eden bir mekanizma yok. Zihnimiz bir anda açıldığında ve bazı şeyler daha parlak gelmeye başladığında, orada duranlar var. Hayatımızda bazen gereksiz yer kaplayan, bazen iyi olan ya da bazen iyi olduğunu iddaa eden insanlar. Bu insanlarla ne yapmak gerekir? Bunun için somut bir cevabım yok. Olması gereken ne? Bununla da ilgili somut bir cevabım yok. Somut olan tek bir cevap var; "Ne kadar umursadığımız ve ne kadar umursandığımız." Önemli olan tek şey birileri için gerçekten önemli olmak. Gerçekten önemli olmaktan bahsediyorum. Birileri için gerçekten önemliyseniz sembolik bir aramadan, bir mesajdan, anlık bir gülümsemeden, zor zamanlarda yanında olmanızdan, saçma sapan umursamazlıklardan ve manasız çabalardan daha değerlisiniz. Kendi değerinizi anlarsınız bu hayat yaşamak daha kolay olacaktır. Zorluklar her zaman orada ama o zorluklar ile yüzleşecek tek başınıza cesaretiniz var mı? Destek almadan yürümeye gücünüz var mı? Hayatta tek başınıza kalacak enerjiniz var mı? Bu soruların cevabını biliyorsanız ayağa kalkmaya hazırsınız demektir. Ayağa kalkmak için ne yapılması gerektiğini biliyorsunuz. Geç olmadan zincirlerinizden kurtulun.
13 Eylül 2012 Perşembe
11 Eylül 2012 Salı
From Mars To Sirius
Pasifagresif
sitesindeki krtiğinde bir söz "hem deli gibi kafa sallamak istiyorum,
hem de hüngür hüngür ağlamak istiyorum." albümü tam olarak anlatıyor
benim gözümde. Dikkat etmediğim detayları yakaladım bugünlerde. Bu hafta
içinde sadece bu albümü dinleyince daha farklı olamazdı zaten. Son
şarkıda sürekli dinlediğim ama dikkat etmediğim, girişinde bir cümle
"four hundred thousend years ago,they came from outer space and gave us
life here" ile lan? dedim bir anda.
Uğraştığım şeyi bıraktım ve bir an için düşünmeye başladım. Tanrı kavramını sabit tutarak. Neden olmasın dedim? Çünkü bu hayatın içinde hep ihtimaller var, sanki olasılıkları analiz eden bir grubuz. Bir sürü yaratılış miti, semavi dinler içinde hikayeler, semavi olmayan ama büyük kalabalıklar tarafından inanılan dinler, anemizm, totemcilik gibi bir sürü dinler tarihi figürünün içinden neden olmasın? Çok spiritualist bir yaklaşım olur bu belki ama ihtimaller denizinde bir damla da bu neden olmasın? Bu yeni bir şey değil ama albümün son şarkısında insanı bir anda yakalaması tuhaf.
Albüm soğuk. Dinlerken üşüyorum nedense. dinlerken kalbim kırılıyor, yeniden kalbim onarılıyor, hayatın içinde oluyorum, hayatın dışında buluyorum kendimi, korkuyorum, biraz mutlu oluyorum, seviyorum, tedirgin oluyorum. Bu albüm o kadar fazla duyguyu bir anda ortaya koyuyor ki. müzikle biraz uğraşan insanlar bilir. Bazen yapılan şeylerin arkasında farklı bir bilinç gelişir. Onu tam olarak siz yapmışsınızdır ama son haline siz mi getirmişsinizdir? Tanrısal bir tarafı oluyor bazı şarkıların. bir insandan çıkamayacak kadar bütünlük içinde ve kusursuz. Bu albüm içinde bir çok şarkı o bilince sahip. gojira bunu bilerek mi yaptı? Yani demek istediğim gerçekten bundan sonra gelecek bu nota dinleyeni göz yaşlarına boğar ya da şurada boynu koparcasına kafa sallamaları gerekir mi dediler? Zannetmiyorum.
Bu gibi grupları özel yapan şeyler vardır. Bir albüm çıkarırlar ve o albüm bambaşka bir atmosferi kendi içinde büyütür. Gruptan bağımsız hale gelir ve ortaya konan eserin büyüklüğü, dinleyiciler içinde sadece efsane olarak kalır. Bunları somut olarak tanımlamak zor olsa da, yapılan işin tam olarak tanımı bu şekilde olurdu herhalde.
Albüm herkesin ortak kanısı olarak 9.9 luk bir albüm. Mükemmele çok yakın, belki de mükemmel ama bu gibi eserlerin aslında tam olarak hangi duygular, hangi konsept ya da hangi acılar ile yapıldığını anlamak neredeyse imkansız. Böyle durumlarda insan bilincinin dışarıda kaldığını düşünüyorum. Demem o ki bir insan bunu bilinçli olarak yapamaz. Bunu şuradan da anlamak mümkün; Gojira bu albümün üzerine 2 albüm daha çıkardı ama aynı duyguları veremedi. farklı duygular ve farklı atmosferleri sağladı ama o duyguyu veremedi. Bunu tanımlamak cidden zor.
Bu albümü sürekli dinlemek istemiyorum ama elim mp3 playerda sadece bu albüme gidiyor. Şu anda post-rock tadında şeyler dinliyorum duygularımı biraz sakinleştirmek için ama gojira'nın müziği, ifadesizlik ile belki ifade edilebilir. Özellikle bu albüm. Fransadan çıkan bu adamlar, neler yapıyor? Nasıl bir algı içinde bunlar gelişiyor. son olarak;
Hem deli gibi kafa sallamak istiyorum, hem de hüngür hüngür ağlamak istiyorum...
Uğraştığım şeyi bıraktım ve bir an için düşünmeye başladım. Tanrı kavramını sabit tutarak. Neden olmasın dedim? Çünkü bu hayatın içinde hep ihtimaller var, sanki olasılıkları analiz eden bir grubuz. Bir sürü yaratılış miti, semavi dinler içinde hikayeler, semavi olmayan ama büyük kalabalıklar tarafından inanılan dinler, anemizm, totemcilik gibi bir sürü dinler tarihi figürünün içinden neden olmasın? Çok spiritualist bir yaklaşım olur bu belki ama ihtimaller denizinde bir damla da bu neden olmasın? Bu yeni bir şey değil ama albümün son şarkısında insanı bir anda yakalaması tuhaf.
Albüm soğuk. Dinlerken üşüyorum nedense. dinlerken kalbim kırılıyor, yeniden kalbim onarılıyor, hayatın içinde oluyorum, hayatın dışında buluyorum kendimi, korkuyorum, biraz mutlu oluyorum, seviyorum, tedirgin oluyorum. Bu albüm o kadar fazla duyguyu bir anda ortaya koyuyor ki. müzikle biraz uğraşan insanlar bilir. Bazen yapılan şeylerin arkasında farklı bir bilinç gelişir. Onu tam olarak siz yapmışsınızdır ama son haline siz mi getirmişsinizdir? Tanrısal bir tarafı oluyor bazı şarkıların. bir insandan çıkamayacak kadar bütünlük içinde ve kusursuz. Bu albüm içinde bir çok şarkı o bilince sahip. gojira bunu bilerek mi yaptı? Yani demek istediğim gerçekten bundan sonra gelecek bu nota dinleyeni göz yaşlarına boğar ya da şurada boynu koparcasına kafa sallamaları gerekir mi dediler? Zannetmiyorum.
Bu gibi grupları özel yapan şeyler vardır. Bir albüm çıkarırlar ve o albüm bambaşka bir atmosferi kendi içinde büyütür. Gruptan bağımsız hale gelir ve ortaya konan eserin büyüklüğü, dinleyiciler içinde sadece efsane olarak kalır. Bunları somut olarak tanımlamak zor olsa da, yapılan işin tam olarak tanımı bu şekilde olurdu herhalde.
Albüm herkesin ortak kanısı olarak 9.9 luk bir albüm. Mükemmele çok yakın, belki de mükemmel ama bu gibi eserlerin aslında tam olarak hangi duygular, hangi konsept ya da hangi acılar ile yapıldığını anlamak neredeyse imkansız. Böyle durumlarda insan bilincinin dışarıda kaldığını düşünüyorum. Demem o ki bir insan bunu bilinçli olarak yapamaz. Bunu şuradan da anlamak mümkün; Gojira bu albümün üzerine 2 albüm daha çıkardı ama aynı duyguları veremedi. farklı duygular ve farklı atmosferleri sağladı ama o duyguyu veremedi. Bunu tanımlamak cidden zor.
Bu albümü sürekli dinlemek istemiyorum ama elim mp3 playerda sadece bu albüme gidiyor. Şu anda post-rock tadında şeyler dinliyorum duygularımı biraz sakinleştirmek için ama gojira'nın müziği, ifadesizlik ile belki ifade edilebilir. Özellikle bu albüm. Fransadan çıkan bu adamlar, neler yapıyor? Nasıl bir algı içinde bunlar gelişiyor. son olarak;
Hem deli gibi kafa sallamak istiyorum, hem de hüngür hüngür ağlamak istiyorum...
6 Eylül 2012 Perşembe
Düşüncedeki Boşluklar
Kvelertak dinlemenin hazzına varıyorum. Müzik insan hayatında çok enteresan bir yerde duruyor. İçinde barındırdığı enerji ile kafamızın rahatlamasını sağlamak açısından çok önemli. Bir bakış açısı ama önemli ve yerinde. Norveç'ten böyle bir grubun çıkması çok çok enteresan. Tarzları konusunda bir şey demiyorum zaten. Bu kadar değişken bir soundu nasıl formülüze ettiniz? Çok tuhaf cidden. Adamlar yaptılar ve albümün tamamına bakarsak, ıskalanan tek bir şarkı bile yok. Hepsi vurmak istediği hedefin gözünden vurmuş. Bu da çok enteresan zaten. Bakış açılarımızın nasıl olduğunu da gösteriyor. O kadar net bir yerden albüme imza atmışlar ki, insanın inanası gelmiyor.
Müzik çok değişken bir alan. Onun sınırları içinde bir şeyler yapabilmek baya zor aslında. Bunun nasıl olduğunu anlamakta mümkün değil gibi gözüküyor. Hangi zamanda yapılan iş daha mükemmeldir? Yaptıklarımızın sonuçları somut bir başarı getirir mi? Beynimizde akan tam olarak nedir? Bunların hepsine bir cevap bulabilmek zor açıkcası. Bu süreçlerin hepsini adam gibi tanımlamamız gerekiyor. Ondan sonra daha dolu bir yerde olan mevzulara da bakabiliriz. Bunların hepsi süreç isteyen şeyler ve bir yerde bizi memnun kılacak şeyler. Bunların bu şekilde olması ve devam etmesi bize cidden huzur verecek.
Amaçların belirli bir önemi vardır. Bu önem zamanına göre ya da sırasına göre değişebilir. Bunların olması da hareket noktamız ile bağlantılıdır. Bu noktada bir şeyler yapmak ve ona göre hareket etmek en mantıklı olanıdır. Müzik içinde ifade edilenler cidden zor şeylerdir. Tanımlaması zor ve bu tanımlama ekseninde ortaya konan şekil de farklı olacaktır. Belirli bir zaman içerisinde tanımlamak mümkünken, neden daha fazla yorulduğumuzu anlamakta mümkün değil gibi.
Lamb Of God dinlemeyeli de baya oldu açıkcası. Şu anda bir albümünü açayım dinleyeyim. Her an, her saniye insan hayatında bir dönem noktasını anlatıyor. Bu dönüm noktalarında karşımıza çıkan ayrımların da daha fazla farkına varıyoruz. Müzik bu duygular ve durumlar için biçilmiş kaftan. Bir gemiye binmek gibi. O gemiye bindikten sonra her şey değişmeye ve devam etmeye başlıyor. Bunun teknik kısmına girmeden, duygusal durumlar açısından insana neler kazandırabileceği çok muğlak bir yerde duruyor.
Müzik çok şey öğretiyor. Başlangıçları ve sonları kendi içinde bulabilmek adına bir çok şeyin altını çiziyor. Altı çizili olan yerlere dikkatli bakarsak, geçmişimizden çok uzakta olmayan şeyleri görüyoruz. Bu görülen şeyler insanlara bir çok şey anlatıyor ama bu anlatılan şeylerin içinde, neden insan olduğumuza dair şeyler yok. Bir şeyler var ama o birşeyler her zaman ipucu olmuyor.
Pi filmini binlerce defa izlemek ve devamında yeniden izlemek. Bunun bir anlamı olup olmadığını bilmiyorum ama rutinlerden hoşlanıyorum. Yapmak istediğim şey sabit kalabilmek. Bunu yapmak için de düzenlere ve rutinlere ihtiyacım var. Bu düzenler olduğu sürece attığım adımların da bir anlamı olacak. Bakış açısı bir çok şey kazandırır. Bu bakış açısını da elde etmek için rutinlerin olması gerekiyor. Süreçler ancak bu şekilde devam ediyor. Bunun bir anlam ifade etmesi için de zaman lazım. Bu zamanı elde ettikten sonra nereden başlanması gerektiğine dair elimizde bir şeyler birikiyor.
Anlamlı olan zaman içinde gene anlamlı gelen tarafını koruyor. Bir süreç başlıyor ve bu süreç içinde olması gereken noktaya doğru evriliyor. Bunun nasıl bir yaklaşım olduğu ve bu yaklaşımların da ne denli stabil olduğu önemli. Bakış açımızda şekilleniyorsa her şey, bir yerden sonra anlamlı hale de gelecektir.
Hayatın içinde bir sürü gizem saklı. Bunları anlayabilmek kolay olmasa da, hayatın içinde akan suyu yakalayabiliriz belki. Bunun için masallara, döngülere, anlatılması gereken olaylara, şiirlere, öykülere, romanlara ihtiyaç duysak da, bir yerde hepsi bütünleşecek. Bu bütünleşme sağlandıktan sonra yapmamız gerekenler de belli olacaktır. Bu anlamda olması gerekenler önemli. Zaman kavram olarak algılaması zor bir yerde ama çaba ile daha yakına gelecektir.
Müzik çok değişken bir alan. Onun sınırları içinde bir şeyler yapabilmek baya zor aslında. Bunun nasıl olduğunu anlamakta mümkün değil gibi gözüküyor. Hangi zamanda yapılan iş daha mükemmeldir? Yaptıklarımızın sonuçları somut bir başarı getirir mi? Beynimizde akan tam olarak nedir? Bunların hepsine bir cevap bulabilmek zor açıkcası. Bu süreçlerin hepsini adam gibi tanımlamamız gerekiyor. Ondan sonra daha dolu bir yerde olan mevzulara da bakabiliriz. Bunların hepsi süreç isteyen şeyler ve bir yerde bizi memnun kılacak şeyler. Bunların bu şekilde olması ve devam etmesi bize cidden huzur verecek.
Amaçların belirli bir önemi vardır. Bu önem zamanına göre ya da sırasına göre değişebilir. Bunların olması da hareket noktamız ile bağlantılıdır. Bu noktada bir şeyler yapmak ve ona göre hareket etmek en mantıklı olanıdır. Müzik içinde ifade edilenler cidden zor şeylerdir. Tanımlaması zor ve bu tanımlama ekseninde ortaya konan şekil de farklı olacaktır. Belirli bir zaman içerisinde tanımlamak mümkünken, neden daha fazla yorulduğumuzu anlamakta mümkün değil gibi.
Lamb Of God dinlemeyeli de baya oldu açıkcası. Şu anda bir albümünü açayım dinleyeyim. Her an, her saniye insan hayatında bir dönem noktasını anlatıyor. Bu dönüm noktalarında karşımıza çıkan ayrımların da daha fazla farkına varıyoruz. Müzik bu duygular ve durumlar için biçilmiş kaftan. Bir gemiye binmek gibi. O gemiye bindikten sonra her şey değişmeye ve devam etmeye başlıyor. Bunun teknik kısmına girmeden, duygusal durumlar açısından insana neler kazandırabileceği çok muğlak bir yerde duruyor.
Müzik çok şey öğretiyor. Başlangıçları ve sonları kendi içinde bulabilmek adına bir çok şeyin altını çiziyor. Altı çizili olan yerlere dikkatli bakarsak, geçmişimizden çok uzakta olmayan şeyleri görüyoruz. Bu görülen şeyler insanlara bir çok şey anlatıyor ama bu anlatılan şeylerin içinde, neden insan olduğumuza dair şeyler yok. Bir şeyler var ama o birşeyler her zaman ipucu olmuyor.
Pi filmini binlerce defa izlemek ve devamında yeniden izlemek. Bunun bir anlamı olup olmadığını bilmiyorum ama rutinlerden hoşlanıyorum. Yapmak istediğim şey sabit kalabilmek. Bunu yapmak için de düzenlere ve rutinlere ihtiyacım var. Bu düzenler olduğu sürece attığım adımların da bir anlamı olacak. Bakış açısı bir çok şey kazandırır. Bu bakış açısını da elde etmek için rutinlerin olması gerekiyor. Süreçler ancak bu şekilde devam ediyor. Bunun bir anlam ifade etmesi için de zaman lazım. Bu zamanı elde ettikten sonra nereden başlanması gerektiğine dair elimizde bir şeyler birikiyor.
Anlamlı olan zaman içinde gene anlamlı gelen tarafını koruyor. Bir süreç başlıyor ve bu süreç içinde olması gereken noktaya doğru evriliyor. Bunun nasıl bir yaklaşım olduğu ve bu yaklaşımların da ne denli stabil olduğu önemli. Bakış açımızda şekilleniyorsa her şey, bir yerden sonra anlamlı hale de gelecektir.
Hayatın içinde bir sürü gizem saklı. Bunları anlayabilmek kolay olmasa da, hayatın içinde akan suyu yakalayabiliriz belki. Bunun için masallara, döngülere, anlatılması gereken olaylara, şiirlere, öykülere, romanlara ihtiyaç duysak da, bir yerde hepsi bütünleşecek. Bu bütünleşme sağlandıktan sonra yapmamız gerekenler de belli olacaktır. Bu anlamda olması gerekenler önemli. Zaman kavram olarak algılaması zor bir yerde ama çaba ile daha yakına gelecektir.
Spor ve Huzur
Odaklanmış hissetmek ve kararlılık. İlk spor salonu deneyimimi böyle ifade edebilirim sanırım. Salona gittim. Hoca filan yoktu ortalıkta. Çalışan gençler vardı. Birisi bana yardımcı oldu. Setleri anlattı. 9 farklı alette çalıştım. Baya da yoruldum. Hamlık çok fena bir şey. Bu süre zarfında kendime kronometresi olan bir saat almam gerektiği ve daha fazla odaklanmış olmam gerektiği konusunda telkinlerde bulundum. 1 saatlik zaman çok çabuk geçti. Eve geldim. Duşumu aldım. Bir şeyler yedim. Şimdi de oturup bir şeyler karalıyorum. Bir yandan da Kvelertak dinliyorum.
Spor salonu 20 dakikalık mesafede. Giderken yürümeyi tercih ettim. Yolda müzik dinledim ve sakinleştim. Dönüşte ise dolmuşa binmeyi tercih ettim. Bu spor işi bana fazlasıyla iyi geldi. Kafamı toparlayıp, düşünmem gereken şeyler için bana zaman kazandırdı. Bu zaman diliminde yapılacak çok şey var. Bunları kafamda toparlamaya çalıştım. Bir süre böyle devam eder sanırım. Okul açıldıktan sonra net bir programa oturacaktır. Bu programı uzunca bir süre devam ettirmeyi planlıyorum. Ona göre hareket edicem. Bu etkinlik bana iyi geldi. Kafamı toparlayabilmem için güzel oldu.
Biraz odaklanabildiğim ve kafamı toparlayabildiğim etkinlikler bana cidden iyi geliyor. Zaman zaman kafası çok fazla karışan biri olarak, bu süreçler bana cidden iyi geliyor. Kafamı rahatlatıyorum ve bünyem de gevşemiş oluyor. Bir standart yakalamam lazım ama bu da zamanla olacaktır. Zamanla bir düzene oturacaktır. Bu düzen de ilerlemek için cidden keyifli olacaktır. Biraz süre lazım ama bu süreçlerde bir şeyler yapılabilir. Biraz daha zamanla birlikte daha güzel şeyler ortaya çıkacaktır.
Bir blog tutmanın en güzel tarafı bu sanırım. Nereden nereye geldiğinizi ve nasıl ilerlemeniz gerektiğini daha net görebilirsiniz. Bu da süreç içinde cidden büyük kazanımlar içinde. Birazdan ermiş,sörfçü ve patronu bir daha okumaya başlayacağım. Robin Sharma'nın yazdıklarını cidden seviyorum. Enteresan bir pozitiflik katıyor insana. Bunun olması da cidden güzel. Süreçler içinde ilerlerken, elimizde durakların olması da cidden keyifli. Yapılacaklar ve yapılması gerekenler zaman içinde birikirken, bir taraftan da keyifli şeylere zaman ayrılabiliyor. Bunun olması cidden beni mutlu ediyor. Süreçler içinde insan kendini daha iyi tanıyor ve ne yapması gerektiğini daha net biliyor.
Kitap okumak her zaman yeni dünyaları aralamıştır. Müzik, film ve kitap muhteşem üçlü olarak hayata geçecektir. Hepsinde benzer durumların olması ve o durumlardan hareketle bir yere varılması beni cidden büyülüyor. Bu süreçler hepimize keyif veriyor. Keyif veren taraflarını da bu şekilde görmek insanı cidden mutlu ediyor. Her şey bir süreç ve spirallerden oluşuyor ve oraya doğru yavaşca evriliyor. Bu süreçlerin mantıklı bir şekilde yürümesi ve hareketin içindeki huzur cidden insanı büyülüyor.
Sabah sabah Blade 2'yi izliyordum. Her zaman ki gibi yine keyif verdi. Blade konseptini her zaman sevmişimdir. Vampir olayına aşağı yukarı ben de aynı düzlemde bakıyorum. Fazlaca abartılıyor ve bu abartı sayesinde günümüzdeki vampir algısı farklılaşmış ve bunun altında kocaman boşluktan başka bir şey yok.
Bisiklet almak istemem hala baki. Bu ay çok sıkışık oldu ve birikim yapamadım. Bunun olmasıyla birlikte, bir süre daha beklemem gerektiğini öğrendim. Bu süreçler biraz sancılı geçiyor ama elimizden gelen de fazla bir şey yok açıkcası. Biraz daha zamanla birlikte daha güzel şeyler olacak. Bu şeylerin olması için de çok fazla beklememize gerek yok. Bazı şeyler düşünseldir ve düşünce biçiminde halledemedikten sonra bir yere ulaşmaz. Ulaşabileceği de fazla bir yer yoktur aslında. Beklentilerin karşılanmamasının da sebebi biraz böyledir.
Her şey zaman alıyor. Her şey için belirli bir süre beklemek gerekiyor. Hepimizin ortak kanısı bu sanırım. Beklenilen ve kazanılan zaman içinde güzel şeyler bizi bulacak. Bu güzel şeyler içinde de huzur olacak. Belki biraz daha zaman ama sonunda elde etmek istediğimizi yavaşca yakalayabileceğiz. Bunun için de belli bir süre sabretmekten başka çaremiz yok.
Spor salonu 20 dakikalık mesafede. Giderken yürümeyi tercih ettim. Yolda müzik dinledim ve sakinleştim. Dönüşte ise dolmuşa binmeyi tercih ettim. Bu spor işi bana fazlasıyla iyi geldi. Kafamı toparlayıp, düşünmem gereken şeyler için bana zaman kazandırdı. Bu zaman diliminde yapılacak çok şey var. Bunları kafamda toparlamaya çalıştım. Bir süre böyle devam eder sanırım. Okul açıldıktan sonra net bir programa oturacaktır. Bu programı uzunca bir süre devam ettirmeyi planlıyorum. Ona göre hareket edicem. Bu etkinlik bana iyi geldi. Kafamı toparlayabilmem için güzel oldu.
Biraz odaklanabildiğim ve kafamı toparlayabildiğim etkinlikler bana cidden iyi geliyor. Zaman zaman kafası çok fazla karışan biri olarak, bu süreçler bana cidden iyi geliyor. Kafamı rahatlatıyorum ve bünyem de gevşemiş oluyor. Bir standart yakalamam lazım ama bu da zamanla olacaktır. Zamanla bir düzene oturacaktır. Bu düzen de ilerlemek için cidden keyifli olacaktır. Biraz süre lazım ama bu süreçlerde bir şeyler yapılabilir. Biraz daha zamanla birlikte daha güzel şeyler ortaya çıkacaktır.
Bir blog tutmanın en güzel tarafı bu sanırım. Nereden nereye geldiğinizi ve nasıl ilerlemeniz gerektiğini daha net görebilirsiniz. Bu da süreç içinde cidden büyük kazanımlar içinde. Birazdan ermiş,sörfçü ve patronu bir daha okumaya başlayacağım. Robin Sharma'nın yazdıklarını cidden seviyorum. Enteresan bir pozitiflik katıyor insana. Bunun olması da cidden güzel. Süreçler içinde ilerlerken, elimizde durakların olması da cidden keyifli. Yapılacaklar ve yapılması gerekenler zaman içinde birikirken, bir taraftan da keyifli şeylere zaman ayrılabiliyor. Bunun olması cidden beni mutlu ediyor. Süreçler içinde insan kendini daha iyi tanıyor ve ne yapması gerektiğini daha net biliyor.
Kitap okumak her zaman yeni dünyaları aralamıştır. Müzik, film ve kitap muhteşem üçlü olarak hayata geçecektir. Hepsinde benzer durumların olması ve o durumlardan hareketle bir yere varılması beni cidden büyülüyor. Bu süreçler hepimize keyif veriyor. Keyif veren taraflarını da bu şekilde görmek insanı cidden mutlu ediyor. Her şey bir süreç ve spirallerden oluşuyor ve oraya doğru yavaşca evriliyor. Bu süreçlerin mantıklı bir şekilde yürümesi ve hareketin içindeki huzur cidden insanı büyülüyor.
Sabah sabah Blade 2'yi izliyordum. Her zaman ki gibi yine keyif verdi. Blade konseptini her zaman sevmişimdir. Vampir olayına aşağı yukarı ben de aynı düzlemde bakıyorum. Fazlaca abartılıyor ve bu abartı sayesinde günümüzdeki vampir algısı farklılaşmış ve bunun altında kocaman boşluktan başka bir şey yok.
Bisiklet almak istemem hala baki. Bu ay çok sıkışık oldu ve birikim yapamadım. Bunun olmasıyla birlikte, bir süre daha beklemem gerektiğini öğrendim. Bu süreçler biraz sancılı geçiyor ama elimizden gelen de fazla bir şey yok açıkcası. Biraz daha zamanla birlikte daha güzel şeyler olacak. Bu şeylerin olması için de çok fazla beklememize gerek yok. Bazı şeyler düşünseldir ve düşünce biçiminde halledemedikten sonra bir yere ulaşmaz. Ulaşabileceği de fazla bir yer yoktur aslında. Beklentilerin karşılanmamasının da sebebi biraz böyledir.
Her şey zaman alıyor. Her şey için belirli bir süre beklemek gerekiyor. Hepimizin ortak kanısı bu sanırım. Beklenilen ve kazanılan zaman içinde güzel şeyler bizi bulacak. Bu güzel şeyler içinde de huzur olacak. Belki biraz daha zaman ama sonunda elde etmek istediğimizi yavaşca yakalayabileceğiz. Bunun için de belli bir süre sabretmekten başka çaremiz yok.
Sabah ve Umut
Başarısız sigara eyleminden sonra kaçak sigara alıp tasarruf etmeye karar verdim. Bu sabah yola çıktım ve daha yeni döndüm. Bu sayede harcamalarımı kısabiliyorum. Saçma olduğunun farkındayım ama elimde daha iyi bir çözüm yolu yok malesef. Biraz kenara para koymam lazım ve bu da beni baya zorluyor. Ödemem gereken borçlarım var vs. Bakalım bu ay düze çıkarım gibime geliyor ama biraz daha beklemem lazım sanırım.
Yolda Isis ile başlayan müzik maceram Kvelertak ile devam etti. Yol baya uzun geldi nedense. Açık öğretim sınavları bu hafta yapılacak. Oradan da işletmeye devam etmeye karar verdim. Kaydım vardı ama çok dikkat etmiyordum açıkcası. Bir şekilde bitirme kararı aldım onu da. Bu şekilde yoluma devam ediyorum. Bir çıkar yol bulunacak elbette. Yollar bir şekilde açılacak.
Şu anda da Mastodon dinliyorum. Crack The Skye albümü. Bu albüm cidden çok tuhaf. Garip tınılar var içinde. Bunu tanımlamak biraz zor ama albüm geneline yayılmış bir huzursuzluk var. Bunu görmek cidden tuhaf. Elinde olanı değerlendirmek ve değerlendirmeye çalışmak gibi. İçinde fazlasıyla ironik ögeleri de barındırıyor. Bunların olması bir şekilde tuhaf ama elde olandan başkasına bakmak da cidden enteresan.
Dün baya sıkıntılı bir gündü. Bugün daha iyi bir gün. Daha ferahlamış hissediyorum. Kafam biraz daha açılmış durumda. Sıkıntılar bir şekilde olacak ama içinde çözümleri de barındırıyor. Bunu bu şekilde değerlendiriyorum açıkcası. Olması gerekene nasıl yaklaştığımız da önemli. Nasıl değerlendirdiğimiz ve olayları nasıl algıladığımız. Meselenin özüne bakmak lazım ve özünde kendimize ait bir şeyler bulmak lazım.
Kitap okuma işleri biraz askıda kaldı. Yeniden toparlayacağım ama bir başlangıç lazım. En başından ele alıp, ona göre değerlendirmem lazım. Bunu da kolayca yapabilirim aslında. Sadece imkanlara biraz göz atmam gerekiyor. Devletin ya da belediyenin sağladığı bir sürü imkan var. Bu imkanlardan faydalanılabilir. Bunun olması için de biraz çaba harcamamız gerekiyor. Bunu yapmak aslında hiç de zor değil. Biraz çaba.
Çaba her şey için önemli. Ne kadar yol aldığımızı daha net gösteren bir durum yok açıkcası. Bunun olması da olayları nasıl değerlendirdiğimiz ile paralel gidiyor. Ne kadar çaba harcıyoruz ve olayın neresindeyiz. Bunu görebildikten sonra işler biraz daha kolay aslında. Çabanın karşılığı her zaman var. Nerde olduğunu ve nasıl değerlendirdiğimizi daha net gördüğümüz anda işlerin rengi değişecektir. Bunu algılamak çok da zor değil açıkcası. Olduğumuz yer ile mevcut yeri göz önüne alıp bir değerlendirme ile işleri rayına sokabiliriz.
Hayatın tam ortasında yer alan çaba ile neler yapmamız gerektiğini net olarak görebiliriz. Bu çabanın da bize neler verdiği ortada. Elimizdeki imkanları buna göre şekillendirip, ona göre bir çıkar yol hazırlamamız lazım. Bunun olmas olasılığı çok yüksek aslında. Sadece nasıl değerlendirdiğimiz ve olayları nasıl ele aldığımız önemli. Bunları yeterince sağladıktan sonra imkanlar da ona göre bir yere evrilecektir.
Kitap okuma işlerini hızlandırmam gerekiyor. Bir anda ilerlemem lazım. Bunu yapabilirsem işler biraz daha kolaylaşacak. Bir yere doğru evrilecek ve geldiği yerde bana huzur verecek. Bunun olması lazım ve bunun için çaba harcamak lazım. Çabanın olduğu yerde umut da olacak.
Yolda Isis ile başlayan müzik maceram Kvelertak ile devam etti. Yol baya uzun geldi nedense. Açık öğretim sınavları bu hafta yapılacak. Oradan da işletmeye devam etmeye karar verdim. Kaydım vardı ama çok dikkat etmiyordum açıkcası. Bir şekilde bitirme kararı aldım onu da. Bu şekilde yoluma devam ediyorum. Bir çıkar yol bulunacak elbette. Yollar bir şekilde açılacak.
Şu anda da Mastodon dinliyorum. Crack The Skye albümü. Bu albüm cidden çok tuhaf. Garip tınılar var içinde. Bunu tanımlamak biraz zor ama albüm geneline yayılmış bir huzursuzluk var. Bunu görmek cidden tuhaf. Elinde olanı değerlendirmek ve değerlendirmeye çalışmak gibi. İçinde fazlasıyla ironik ögeleri de barındırıyor. Bunların olması bir şekilde tuhaf ama elde olandan başkasına bakmak da cidden enteresan.
Dün baya sıkıntılı bir gündü. Bugün daha iyi bir gün. Daha ferahlamış hissediyorum. Kafam biraz daha açılmış durumda. Sıkıntılar bir şekilde olacak ama içinde çözümleri de barındırıyor. Bunu bu şekilde değerlendiriyorum açıkcası. Olması gerekene nasıl yaklaştığımız da önemli. Nasıl değerlendirdiğimiz ve olayları nasıl algıladığımız. Meselenin özüne bakmak lazım ve özünde kendimize ait bir şeyler bulmak lazım.
Kitap okuma işleri biraz askıda kaldı. Yeniden toparlayacağım ama bir başlangıç lazım. En başından ele alıp, ona göre değerlendirmem lazım. Bunu da kolayca yapabilirim aslında. Sadece imkanlara biraz göz atmam gerekiyor. Devletin ya da belediyenin sağladığı bir sürü imkan var. Bu imkanlardan faydalanılabilir. Bunun olması için de biraz çaba harcamamız gerekiyor. Bunu yapmak aslında hiç de zor değil. Biraz çaba.
Çaba her şey için önemli. Ne kadar yol aldığımızı daha net gösteren bir durum yok açıkcası. Bunun olması da olayları nasıl değerlendirdiğimiz ile paralel gidiyor. Ne kadar çaba harcıyoruz ve olayın neresindeyiz. Bunu görebildikten sonra işler biraz daha kolay aslında. Çabanın karşılığı her zaman var. Nerde olduğunu ve nasıl değerlendirdiğimizi daha net gördüğümüz anda işlerin rengi değişecektir. Bunu algılamak çok da zor değil açıkcası. Olduğumuz yer ile mevcut yeri göz önüne alıp bir değerlendirme ile işleri rayına sokabiliriz.
Hayatın tam ortasında yer alan çaba ile neler yapmamız gerektiğini net olarak görebiliriz. Bu çabanın da bize neler verdiği ortada. Elimizdeki imkanları buna göre şekillendirip, ona göre bir çıkar yol hazırlamamız lazım. Bunun olmas olasılığı çok yüksek aslında. Sadece nasıl değerlendirdiğimiz ve olayları nasıl ele aldığımız önemli. Bunları yeterince sağladıktan sonra imkanlar da ona göre bir yere evrilecektir.
Kitap okuma işlerini hızlandırmam gerekiyor. Bir anda ilerlemem lazım. Bunu yapabilirsem işler biraz daha kolaylaşacak. Bir yere doğru evrilecek ve geldiği yerde bana huzur verecek. Bunun olması lazım ve bunun için çaba harcamak lazım. Çabanın olduğu yerde umut da olacak.
Gece Nöbeti
Sigaradan uzak kalıcam diye kendimi baya bir sıkıntıya soktum. Bu soruna bir çözüm bulucam ama sanırım şimdilerde değil. Gün gayet sıradandı. Bir kaç kitap aldım çalışmak için. Temel şeyler üzerinden gidiyorum. Bunu kısa bir sürede yapabilirsem, kafam biraz daha rahatlamış olacak. Sonuçlar-süreçler aynı döngü içinde olunca, daha fazla şey bekliyor insan.
Akşama doğru çok iyi bir gün sayılmazdı. Biraz toparlamaya çalışsam da, pek istediğim gibi ilerlemedi. Bazı zamanlarda ne yapmam gerektiği konusunda kafamda muğlak şeylerin olmasını garip buluyorum. Belki süreçler belki zaman ama nereden yaklaşmam gerektiğini bilmiyorum. Hayatın içinde anlamlı ya da anlamsız olan ritüeller ve zaman dilimleri mevcut. Bunların dışında kalarak da hayat devam edebilir ama bunu yapmayı tercih etmiyoruz.
Genellikle olan şey daha dramatik bir yerde ilerliyor. Süreçleri anlamak gibi gaflet delaletinde mevzular ile uğraşılınca, geride kalan şeyin mayın tarlasından farklı olmadığını anlıyoruz. Süreçler önemli belki de önemsiz ama orada duran bir şey var. Orada ilerlemeyi gerektiren bir şeyler var.
İnsanlığın aya gitmesinden daha ziyade, ayı nasıl gördüğü ile ilgili bir sürü soru işareti olacaktır. Ay neden güneşten aldığı ışığı yansıtır. Çok saçma değil mi? Acaba günümüzdeki bu teknoloji olmasaydı, aynı döngüleri şu anki gibi cevaplayabilir miydik? Her şeyin askıda kaldığı zamanlarda bu bizi gerçekten ilgilendirir miydi? Sorulacak bir sürü soru var ama cevaplar çok çok uzakta. Rutinlerden bir yere ulaşmak lazım ama kafamızdaki soruların da azalması ile bu mümkün.
Bakış açısı bir sürü şeyi değiştiriyor. Bu değişimler sorular ile başlasa da, aslında varolduğu düzlemler bizim boyutumuzu aşıyor. Hepsinden öte bazı kavramları tanımlamak bile imkansızlığı anlatmak gibi olsa da, bir yerlerde hayat var ve devam ediyor. Bunu nasıl algıladığımız da önemli. Süreçler bizi biz yapıyor. Dikkatli bakarsak orada olanı görmekten başka bir seçenek yoksa, işte o zaman sıkıntı başlıyor.
Yazdığım şeyler çok dağınık. Kafamdaki sorular zamanın tamamını dolduruyor ama farklı bir şeyler yapmak adına da devam ettirmek, çok mantıklı gözükmüyor. Hayatın içinde olanlar ve döngülerin ifade edilişi. Bunun ne olduğunu bilmek de imkansız aslında. Sadece varolan gerçeklik bize bir şeyler kazandırıyor.
Bazen uzaklaşan düşünceler içinde olmakta enteresan. Bir yere varmayan anlamsızlık ölçekleri fazla olan durumlarda, nasıl davranmamız gerektiğine dair elimizde bir bilgi yok. Aslında varolan çok şey var ama belirli bir düzeni içinde barındıran kaç tanesi var? Bu uzak düşünceler yerleştikçe daha da kaçınılmaz oluyor. Hayatın içinde en olması gerekenler bunlardır belki de.
Hayatın içinde olmak ve bir anlamda böyle nefes almak insana huzur veriyor. Kafamızdaki düşünceler yavaş yavaş evrilecek ve bambaşka dünyaları açacak. Bunun için de belirli bir zaman lazım.
Akşama doğru çok iyi bir gün sayılmazdı. Biraz toparlamaya çalışsam da, pek istediğim gibi ilerlemedi. Bazı zamanlarda ne yapmam gerektiği konusunda kafamda muğlak şeylerin olmasını garip buluyorum. Belki süreçler belki zaman ama nereden yaklaşmam gerektiğini bilmiyorum. Hayatın içinde anlamlı ya da anlamsız olan ritüeller ve zaman dilimleri mevcut. Bunların dışında kalarak da hayat devam edebilir ama bunu yapmayı tercih etmiyoruz.
Genellikle olan şey daha dramatik bir yerde ilerliyor. Süreçleri anlamak gibi gaflet delaletinde mevzular ile uğraşılınca, geride kalan şeyin mayın tarlasından farklı olmadığını anlıyoruz. Süreçler önemli belki de önemsiz ama orada duran bir şey var. Orada ilerlemeyi gerektiren bir şeyler var.
İnsanlığın aya gitmesinden daha ziyade, ayı nasıl gördüğü ile ilgili bir sürü soru işareti olacaktır. Ay neden güneşten aldığı ışığı yansıtır. Çok saçma değil mi? Acaba günümüzdeki bu teknoloji olmasaydı, aynı döngüleri şu anki gibi cevaplayabilir miydik? Her şeyin askıda kaldığı zamanlarda bu bizi gerçekten ilgilendirir miydi? Sorulacak bir sürü soru var ama cevaplar çok çok uzakta. Rutinlerden bir yere ulaşmak lazım ama kafamızdaki soruların da azalması ile bu mümkün.
Bakış açısı bir sürü şeyi değiştiriyor. Bu değişimler sorular ile başlasa da, aslında varolduğu düzlemler bizim boyutumuzu aşıyor. Hepsinden öte bazı kavramları tanımlamak bile imkansızlığı anlatmak gibi olsa da, bir yerlerde hayat var ve devam ediyor. Bunu nasıl algıladığımız da önemli. Süreçler bizi biz yapıyor. Dikkatli bakarsak orada olanı görmekten başka bir seçenek yoksa, işte o zaman sıkıntı başlıyor.
Yazdığım şeyler çok dağınık. Kafamdaki sorular zamanın tamamını dolduruyor ama farklı bir şeyler yapmak adına da devam ettirmek, çok mantıklı gözükmüyor. Hayatın içinde olanlar ve döngülerin ifade edilişi. Bunun ne olduğunu bilmek de imkansız aslında. Sadece varolan gerçeklik bize bir şeyler kazandırıyor.
Bazen uzaklaşan düşünceler içinde olmakta enteresan. Bir yere varmayan anlamsızlık ölçekleri fazla olan durumlarda, nasıl davranmamız gerektiğine dair elimizde bir bilgi yok. Aslında varolan çok şey var ama belirli bir düzeni içinde barındıran kaç tanesi var? Bu uzak düşünceler yerleştikçe daha da kaçınılmaz oluyor. Hayatın içinde en olması gerekenler bunlardır belki de.
Hayatın içinde olmak ve bir anlamda böyle nefes almak insana huzur veriyor. Kafamızdaki düşünceler yavaş yavaş evrilecek ve bambaşka dünyaları açacak. Bunun için de belirli bir zaman lazım.
4 Eylül 2012 Salı
Tool Olmaya Çalışırken Fool Olmak
Bugünlerde fazlasıyla Tool dinliyorum. Etrafta Tool ile ilgili bir şeyler okurken, Tool olmak varken fool olmak deyimini duydum. Çok başarılı bir yerden olayı ele alıyor. Sigara konusunda hala bir yol alabilmiş değilim. Bunu bir şekilde çözmem lazım. Herneyse Tool'dan devam edeyim. Bugünlerde Tool dinlemek zihnimi tamamen açtı da diyebilirim. Bunu durdurmak elde değil açıkcası. Adamların yaptıkları işler inanılmaz. Şu anda 10.000 days'i dinliyorum. Daha modern bir sound içinde yapılan şeyler inanılmaz. Bu deneyimi yaşamak cidden keyifli ama detaylarda Tool'u kavramak biraz zor.
Adamların yaptıkları işler minimal düzeyde ama ortaya çıkan kompozisyon inanılmaz. Bir şekilde o kadar sistematik olabilmişler ki, elde olan materyal her açıdan yorumlanabilir durumda. Zamanla alakalı bir evrim de söz konusu. Eski zaman içinde Tool dinlemek yerine daha gaz ve enerjik şeyleri tercih edebilirdim ama şimdilerde Tool dinleyerek huzur buluyorum. Bu da enteresan bir detay aslında. Beklentiler zaman içinde o kadar değişiyor ki, o zamanlarda anlamadığım şeyleri şimdilerde daha net kavrayabiliyorum. Zaman bir çok şeyi öğrettiği gibi bunu da öğretiyor.
Bu adamların kompozisyonlarında bir şeyler yakalamak cidden inanılmaz. Kafaya taktıkları şeyler ve sıkıntı içinde verilen bilgi, bunu ilk seferde anlamak neredeyse imkansız. Daha bu adamlar konusunda derinleşemedim ama zaman içinde o derinliğin sularında ben de yüzmek istiyorum. Her şey beklentilerimiz ile alakalı aslında. Maynard'ın vocalleri ile geldikleri yer inanılmaz. A perfect Circle da Maynard dinleyenler için biçilmiş kaftan aslında ama Tool apayrı bir döngüde ilerliyor.
Eski zamanda Apc'ı daha fazla dinlerdim. Tool moduna yaklaşamamakla alakalı belki de ama bir yerde inanılmaz kompozisyonlar var. Bu kompozisyonlar size bir şey öğretiyor. Bazı şeylerin gerçek olmadığını. Bunun içinde Tool'u seçmek cidden ironik. Öğrettikleri ya da anlattıkları hikayeler çok farklı gibi gözükse de, hayatın içinden seçilen şeyleri kapsıyor. Bunu anlamak için cidden mesai harcamak lazım.
Ankara'da asker olan samimi olduğum bir arkadaşım ile konuştum. Adamın projeleri beni cidden motive ediyor. Benim tarih konusunda yaptığım şeylerin bir benzerini o da bilgisayar konusunda yapıyor. Bambaşka projeler belki ama ortada kesinlikle bir şeyler var. Bu programların ve geldiği yerin kesinlikle sanatsal bir değeri var. Bu sanatsal değer görenler için geçerli tabi ki. Başka bir şekilde ele almak neredeyse imkansız gibiydi. Elimizde olan seçmece detaylar ve geldikleri yerler cidden inanılmaz.
Tool olucam derken fool olmak deyimi beni benden aldı cidde. Tool ciddi anlamda sakıncalı gruplar arasında yer alıyor. Çok fazla kendini kaptıran insan için bambaşka kapılar açtığından, farklı projeler için de ilham kaynağı olabiliyor. Zaman öğretiyor ama aslında olan şeyler bambaşka. Öğrendiğimiz gerçeklik farklı tadlar barındırsa da, elimizde olan imkanların şekillenişi çok da farklı değil aslında. Bir yerde biriken ve bir yere taşınan şyleri de içinde bulabiliyoruz. Tool'la alakalı bir dvd indiriyorum şimdi. Ne çıkacağını ben de bilmiyorum. Sadece zaman içinde sıçramalar yaptırabilir bana. Bunu görüyorum ve kafamda oluşan soruların da geldiği bambaşka bir yer yok açıkcası.
Zaman hepimize bir şeyler öğretiyor. Belirli projeler içinde bir şeyler öğretiyor. Bu öğrenim kısmında ise yaptıklarımız daha çok bilgiyi elde etmek ile ilgili aslında. Olması gereken de bu aslında. Daha fazlasına bakmakta bir şekilde manasızlaştırıyor. Düşünsel olarak bir yerden bir yere hareket etmek inanılmaz aslında. Elindeki imkanları görmek ve bir mücadele içinde olmak. Bunun ne kadar anlamlı ya da anlamsız olduğunu zaman size en yakınından gösteriyor. Bu detaylar aslında hayatın nasıl bir şey olduğunu da gösteriyor. Bir şekilde mevzular ilerliyor ve deneyim bilgisel anlamda kendini gösteriyor.
Her projenin kendine göre bir anlamı ve bu anlamların da bütünleştiği bir yer var. Bu yere ulaşmak için ciddi zaman harcamak gerekiyor. Bu zamanın içinde öğrenilen bir çok şey var. Öğrenilen şeyler deneyim dediğimiz algının içinde kendine yer buluyor. Ankara'da asker olan arkadaşımın hayata dair çok enteresan bir bakış açısı var. İkimizin de ilgilendiği farklı alanlar olmasına rağmen, projelerin anlamları aynı yere doğru evrilmesi. Farklı kulvarlarda bir şeyler yapılıyor ama esas olan bu kulvarlardan birleşen şeyler. Önemli olan da fikirsel bazda bunların bir araya gelmesi.
Hayata baktığım yerde müzik, kitaplar, belirli projeler, filmler ve diziler var. Bambaşka insanların hayatlarında da benzer işleyen ama farklı olan kuralların olduğunu bilmek cidden rahatlatıcı. Siz bir projeye başlarsınız ve proje bir şekilde devam eder. Geldiği yerde ise başka insanların projeleri ile aynı olan şeyler vardır. Mesele bu aynılık zaten. Eğer benzer düşüncelerin de farklı kalıplarda olduğunu görürsek, işte o zaman hayatın içindeki lezzet artıyor. 4 sene öncesinde İstanbul'daydım. Şimdi ise bambaşka bir yerdeyim. Kafamda farklı düşünceler var ve bu düşünceler şehirlerin ötesinde. Motivasyonu bazen şehirler sağlar, bazense sağlayamaz. Sonuçta nasıl bir yerden baktığımız bizim algımızın içinde. Her şey minimal algılarda bitiyorsa, Tool dinlemek ile 3d modelleme yapmak arasında bir fark yoktur. Eğer farklar azalırsa, başarı da o ölçekte artacaktır.
Adamların yaptıkları işler minimal düzeyde ama ortaya çıkan kompozisyon inanılmaz. Bir şekilde o kadar sistematik olabilmişler ki, elde olan materyal her açıdan yorumlanabilir durumda. Zamanla alakalı bir evrim de söz konusu. Eski zaman içinde Tool dinlemek yerine daha gaz ve enerjik şeyleri tercih edebilirdim ama şimdilerde Tool dinleyerek huzur buluyorum. Bu da enteresan bir detay aslında. Beklentiler zaman içinde o kadar değişiyor ki, o zamanlarda anlamadığım şeyleri şimdilerde daha net kavrayabiliyorum. Zaman bir çok şeyi öğrettiği gibi bunu da öğretiyor.
Bu adamların kompozisyonlarında bir şeyler yakalamak cidden inanılmaz. Kafaya taktıkları şeyler ve sıkıntı içinde verilen bilgi, bunu ilk seferde anlamak neredeyse imkansız. Daha bu adamlar konusunda derinleşemedim ama zaman içinde o derinliğin sularında ben de yüzmek istiyorum. Her şey beklentilerimiz ile alakalı aslında. Maynard'ın vocalleri ile geldikleri yer inanılmaz. A perfect Circle da Maynard dinleyenler için biçilmiş kaftan aslında ama Tool apayrı bir döngüde ilerliyor.
Eski zamanda Apc'ı daha fazla dinlerdim. Tool moduna yaklaşamamakla alakalı belki de ama bir yerde inanılmaz kompozisyonlar var. Bu kompozisyonlar size bir şey öğretiyor. Bazı şeylerin gerçek olmadığını. Bunun içinde Tool'u seçmek cidden ironik. Öğrettikleri ya da anlattıkları hikayeler çok farklı gibi gözükse de, hayatın içinden seçilen şeyleri kapsıyor. Bunu anlamak için cidden mesai harcamak lazım.
Ankara'da asker olan samimi olduğum bir arkadaşım ile konuştum. Adamın projeleri beni cidden motive ediyor. Benim tarih konusunda yaptığım şeylerin bir benzerini o da bilgisayar konusunda yapıyor. Bambaşka projeler belki ama ortada kesinlikle bir şeyler var. Bu programların ve geldiği yerin kesinlikle sanatsal bir değeri var. Bu sanatsal değer görenler için geçerli tabi ki. Başka bir şekilde ele almak neredeyse imkansız gibiydi. Elimizde olan seçmece detaylar ve geldikleri yerler cidden inanılmaz.
Tool olucam derken fool olmak deyimi beni benden aldı cidde. Tool ciddi anlamda sakıncalı gruplar arasında yer alıyor. Çok fazla kendini kaptıran insan için bambaşka kapılar açtığından, farklı projeler için de ilham kaynağı olabiliyor. Zaman öğretiyor ama aslında olan şeyler bambaşka. Öğrendiğimiz gerçeklik farklı tadlar barındırsa da, elimizde olan imkanların şekillenişi çok da farklı değil aslında. Bir yerde biriken ve bir yere taşınan şyleri de içinde bulabiliyoruz. Tool'la alakalı bir dvd indiriyorum şimdi. Ne çıkacağını ben de bilmiyorum. Sadece zaman içinde sıçramalar yaptırabilir bana. Bunu görüyorum ve kafamda oluşan soruların da geldiği bambaşka bir yer yok açıkcası.
Zaman hepimize bir şeyler öğretiyor. Belirli projeler içinde bir şeyler öğretiyor. Bu öğrenim kısmında ise yaptıklarımız daha çok bilgiyi elde etmek ile ilgili aslında. Olması gereken de bu aslında. Daha fazlasına bakmakta bir şekilde manasızlaştırıyor. Düşünsel olarak bir yerden bir yere hareket etmek inanılmaz aslında. Elindeki imkanları görmek ve bir mücadele içinde olmak. Bunun ne kadar anlamlı ya da anlamsız olduğunu zaman size en yakınından gösteriyor. Bu detaylar aslında hayatın nasıl bir şey olduğunu da gösteriyor. Bir şekilde mevzular ilerliyor ve deneyim bilgisel anlamda kendini gösteriyor.
Her projenin kendine göre bir anlamı ve bu anlamların da bütünleştiği bir yer var. Bu yere ulaşmak için ciddi zaman harcamak gerekiyor. Bu zamanın içinde öğrenilen bir çok şey var. Öğrenilen şeyler deneyim dediğimiz algının içinde kendine yer buluyor. Ankara'da asker olan arkadaşımın hayata dair çok enteresan bir bakış açısı var. İkimizin de ilgilendiği farklı alanlar olmasına rağmen, projelerin anlamları aynı yere doğru evrilmesi. Farklı kulvarlarda bir şeyler yapılıyor ama esas olan bu kulvarlardan birleşen şeyler. Önemli olan da fikirsel bazda bunların bir araya gelmesi.
Hayata baktığım yerde müzik, kitaplar, belirli projeler, filmler ve diziler var. Bambaşka insanların hayatlarında da benzer işleyen ama farklı olan kuralların olduğunu bilmek cidden rahatlatıcı. Siz bir projeye başlarsınız ve proje bir şekilde devam eder. Geldiği yerde ise başka insanların projeleri ile aynı olan şeyler vardır. Mesele bu aynılık zaten. Eğer benzer düşüncelerin de farklı kalıplarda olduğunu görürsek, işte o zaman hayatın içindeki lezzet artıyor. 4 sene öncesinde İstanbul'daydım. Şimdi ise bambaşka bir yerdeyim. Kafamda farklı düşünceler var ve bu düşünceler şehirlerin ötesinde. Motivasyonu bazen şehirler sağlar, bazense sağlayamaz. Sonuçta nasıl bir yerden baktığımız bizim algımızın içinde. Her şey minimal algılarda bitiyorsa, Tool dinlemek ile 3d modelleme yapmak arasında bir fark yoktur. Eğer farklar azalırsa, başarı da o ölçekte artacaktır.
1 Eylül 2012 Cumartesi
Zaman ve Sıçramalar
Hayatın içinden kısa kesitler ve mutlu anlar, bize neden yaşadığımızı hatırlatır. Şu anda Mastodon dinliyorum ve önümüzdeki hafta gireceğimiz stüdyoyu düşünüyorum. Kayıtlar öncesinde düzenli stüdyoya girme fikri insanı gayet keyifli hale getiriyor. Kafamda bazı anlar karmaşa olsa da, bir süre sonra dinginlik de içine işlemeye başlıyor. Böyle zamanlar şu günlerde fazla olsa da, arada nefes alabilmekte güzel. Hepsi bir döngü ve bu döngünün gerçek adı "yaşam". Bunu doğru bir şekilde kavrayabilirsek, karşımıza çıkan sonuçlar da tatminkar olacaktır.
Karmaşa çoğu zaman içimizi sarsa da, kurtulmak için yollar var. Bu yollar içinde hayatın gerçekliği de ortaya çıkıyor. Nasıl baktığımız ve nasıl algıladığımız önemli. İçsel sıkıntılar artsa da, bazı zamanlarda bu sıkıntıların karşılığında gelen şeylerin değeri fazla oluyor. Bunu görebildikten sonra yaklaşımlarımız da, ona göre keskinleşecektir. Önemli olan kavramlara nasıl baktığımız ve bu kavramları nelerle ilişkilendirdiğimiz.
Mastodon 2000 yıllarda inanılmaz işler yapan bir grup. Şu anda Blood Mountain albümü çalıyor ve sanatsal anlamda bir şölenden farksız. Orjinal işler yapan adamların hayal gücüne yakından bakabilmek inanılmaz. Beklentiler içinde oluyoruz ve bu beklentilerin bir kısmını da biz karşılıyoruz. Nerede nasıl olduğu da önemli aslında.
Üretkenlik dediğimiz şey zaten kendini sınırlı alanlarda gösterebilen bir gerçeklik. Evet Sleeping Giant'a geldi sıra. Bu albümde açık ara en sevdiğim şarkı. Harika bir bütünlüğü var. Hayal gücü dediğimiz şeyi çok net hissettiriyor. Bunu algılayabilmek gerçekten inanılmaz. Kazanım olarak çok fazla şeyi geride bırakıyor. Bu kazanımlar duygusal olarak ya da ruhsal olarak çok fazla detayı içerdiği için, karşılaşılması kolay şeyler arasında yer almıyor.
Bugün hava yarım saatliğine kapandı ve ben inanılmaz mutlu oldum. Daha fazlasını bekliyordum aslında. Yağmur yağsa baya keyiflenecektim. Hepsi zamanla aslında. Yaz mevsiminden yavaş yavaş sıyrılmaya başladık. Keyifli havalar yaklaşıyor ve by havalardaki sakinliği başka bir yerde bulmak neredeyse imkansız. İmkanları ona göre şekillendirmek ve ona göre hareket etmek için inanılmaz iyi zamanlar içinde. Bu duygular ve bu bütünlük aslında çok fazla şeyi de beraberinde getiriyor.
Sabit ruh hallerinde kalamayan insanlar için kapalı havalar bir standardı niteliyor. Bu standartın içinde olması gerekene doğru yol alış daha farklı bir yerde beliriyor. Anlamsızlık bazıları için ama benim için büyük bir keyif. Kapalı havalarda ruhum dinleniyor ve bambaşka kapılar açılıyor.
Zaman içinde en önemli olan şeyler hissettiğimiz duyguların bütünü ve elimizde olan şeyler. Bunları net bir şekilde değerlendirebilirsek, karşımıza çıkan fırsatları da ona göre şekillendirebiliriz. Zaman içinde sıçramalar yapmak yerine, zamanı hakkıyla kullanmak bambaşka bir boyutta devam ediyor.
Karmaşa çoğu zaman içimizi sarsa da, kurtulmak için yollar var. Bu yollar içinde hayatın gerçekliği de ortaya çıkıyor. Nasıl baktığımız ve nasıl algıladığımız önemli. İçsel sıkıntılar artsa da, bazı zamanlarda bu sıkıntıların karşılığında gelen şeylerin değeri fazla oluyor. Bunu görebildikten sonra yaklaşımlarımız da, ona göre keskinleşecektir. Önemli olan kavramlara nasıl baktığımız ve bu kavramları nelerle ilişkilendirdiğimiz.
Mastodon 2000 yıllarda inanılmaz işler yapan bir grup. Şu anda Blood Mountain albümü çalıyor ve sanatsal anlamda bir şölenden farksız. Orjinal işler yapan adamların hayal gücüne yakından bakabilmek inanılmaz. Beklentiler içinde oluyoruz ve bu beklentilerin bir kısmını da biz karşılıyoruz. Nerede nasıl olduğu da önemli aslında.
Üretkenlik dediğimiz şey zaten kendini sınırlı alanlarda gösterebilen bir gerçeklik. Evet Sleeping Giant'a geldi sıra. Bu albümde açık ara en sevdiğim şarkı. Harika bir bütünlüğü var. Hayal gücü dediğimiz şeyi çok net hissettiriyor. Bunu algılayabilmek gerçekten inanılmaz. Kazanım olarak çok fazla şeyi geride bırakıyor. Bu kazanımlar duygusal olarak ya da ruhsal olarak çok fazla detayı içerdiği için, karşılaşılması kolay şeyler arasında yer almıyor.
Bugün hava yarım saatliğine kapandı ve ben inanılmaz mutlu oldum. Daha fazlasını bekliyordum aslında. Yağmur yağsa baya keyiflenecektim. Hepsi zamanla aslında. Yaz mevsiminden yavaş yavaş sıyrılmaya başladık. Keyifli havalar yaklaşıyor ve by havalardaki sakinliği başka bir yerde bulmak neredeyse imkansız. İmkanları ona göre şekillendirmek ve ona göre hareket etmek için inanılmaz iyi zamanlar içinde. Bu duygular ve bu bütünlük aslında çok fazla şeyi de beraberinde getiriyor.
Sabit ruh hallerinde kalamayan insanlar için kapalı havalar bir standardı niteliyor. Bu standartın içinde olması gerekene doğru yol alış daha farklı bir yerde beliriyor. Anlamsızlık bazıları için ama benim için büyük bir keyif. Kapalı havalarda ruhum dinleniyor ve bambaşka kapılar açılıyor.
Zaman içinde en önemli olan şeyler hissettiğimiz duyguların bütünü ve elimizde olan şeyler. Bunları net bir şekilde değerlendirebilirsek, karşımıza çıkan fırsatları da ona göre şekillendirebiliriz. Zaman içinde sıçramalar yapmak yerine, zamanı hakkıyla kullanmak bambaşka bir boyutta devam ediyor.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)







