1 Kasım 2012 Perşembe

Hayata Değer Katmak

Bambaşka dünyaların kapılarını aralayabilmek. Hayatın içinde bazı özel insanlar için kesinlikle motto olacak söz. Yer-zaman ayırt etmeksizin onların üretimlerinin bir sonucu. Bu bize sınırları aşmak ve yaşamı yeniden tanımlamak anlamında umut veriyor. Hayatımızın sınırlarını yeniden gözden geçirmemiz için kesinlikle ilham kaynağı oluyor. Bu bir ressam olabilir, bu bir müzisyen olabilir, bu bir otorbüs şöförü olabilir. Hayatımızı kim olarak kazandığımızdan çok, kime dönüşerek kazandığımız çok önemli.

Her insanın yaşadığı gibi bir kaç gündür bir parça motivasyon düşmesi yaşıyorum. Bunu aşabilmek için kendime yeni motivasyonlar bulmam gerekiyordu. Bunların başında TUF Brazil geliyor. Bu evdeki dövüşçüler bana gerçekten ilham kaynağı oluyor. Benim düşünsel yaklaşımlarımı bu hafta içinde kesinlikle etkiledi. Forfavor!




Bu adamlar farklı olarak ne yaptılar? Aslında hiç bir şey. Sadece samimi oldular. Dünyanın diğer ucunda da bir hayatın ve zorlukların olduğunu ama mücadelenin her koşulda devam etmesi gerektiğini bana gösterdiler. Bu nasıl bir mücadeleydi? Bazıları için maddesel bir mücadele, bazıları için kendi sınırlarını aşmakla ilgili bir mücadeleydi. Bu mücadele dövüşçüler arasında yaşanırken, koçlar arasında da yaşanıyordu. Bunu en ucundan görmek bile inanılmazdı.

Adamların enteresan bir saygı algısı var. Her koşulda saygıyı elden bırakmıyorlar. Birbirlerine gerçekten dualarla ve güzel sözlerle motive ediyorlar. Bizim toplumumuza baktığımda bu motivasyonun uzaklarda olduğunu görüyorum. Bir parça samimiyet kırıntıları halen kalsa da, bazı konularda o kadar yozlaşılmış ki. Şunu da yakından farkediyorum, alım gücü bazı şeyleri kesinlikle yozlaştırıyor. Paylaşmanın hazzını kesinlikle ortadan kaldırıyor.

Twitter'a baktığımızda önemli olanın gerçekten para olduğunu ya da tamamen kadın-erkek ilişkileri olduğunu görüyorum. Hayatın merkezinde gerçekten bu mu var? Bundan fersah fersah uzakta hayatın kendisi aslında. İçinde olan şey bu bakış açısı ile tamamen yozlaşmışlık. Bunu gördükçe insan tiksiniyor. Elden gelen çok bir şey yok. Bizim insanımız içinde de paylaşan ve samimi olduğunu düşndüğüm bir bölüm var. Bu parçası umarım bizim iç dinamiğimiz olur ve toplumun yeniden şekillenmesi için hammadde olarak, özünü koruyarak devam eder.




Bu hayatın içinde bir değer üretmemiz gerekiyor. Değer ürettiğimiz sohbet olabilir, değer yazdığımız şiir olabilirü sportif bir aktivite olabilir, dinlediğimiz müzik olabilir. Aslında olabilirlikler çok fazla ama mutluluk algısına göre ne yapmamız gerektiğini bulmalı ve ona göre hareket edebilmeliyiz. Bu gerçekten en önemli olanı. Bunu anladıktan sonra o yolda ilerlemek hiç de zor olmayacaktır. Sadece oradan nasıl bakmamız gerektiğini bilelim.

İhtiyaçlarımızın aslında gerçekten çok olmadığını ve buna göre şekillenmesi gereken şeylerin belli olduğunu bilmek bizim için yeterlidir. Bu yeter koşullar ile emin olun çok şeyin üstesinden gelinebilir. Bunu gördükçe daha fazla motive olmak dışında bir şey kalmıyor. Bize dayatılan ihtiyaçların onda biri ile bu hayatı bambaşka bir hale çevirebiliriz. Mutluluk dediğimiz kavramı yeniden şekillendirebiliriz. Bu bizim hayatımıza belki küçük ama büyülü bir pencere açacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder