İçimizde en başından beri varolan ilkel dürtüler vardır. Bu dürtüleri tam olarak, tamamen ifade edemesekte, içimizde neler olduğunu az çok biliriz. Bunlardan en belirgin olanı korkudur. Bu durumu teknik olarak açıklayamasakta, öz'de yatan şeylerden biri ve tedirginliğin kaynağı olan, bu duygudur. Bu ilkel dürtümüz geleceğin dünyasında, yani şu anda zaman zaman bizi sarmalamaktadır. Eski zamandan çok farklı olarak, güvenlik önemlerimiz ya da yasalarımız daha sıkıyken bile, paranoid düzeyde bizi yakalayabilmektedir.
Bu duygu bizi sarmaya başladığı zaman kaçacak pek fazla yer yoktur. Her şey kafamızda olup bitmektedir. Dürtülerimiz gerekli hormonları salgılayıp, bizi hazır ya da aciz hale getirmektedir. Bu durumun ışığında aslında beynimizin bir bölümünde olan bir durumun, fiziksel yansımalarını görmek cidden enteresandır. Bu durum sarıp sarmalamaya başladığı zaman, en mankul olan şey sakin kalmaya çalışmaktır. Düşüncelerdeki detayların tamamını görmek üzerine kurgulandığı için, düşüncesiz kalmaya çalışmak, bu durumun beslenmesinin bir parça önüne geçecektir. Duygular karışmaya başladığı zaman, eskiden bize iyi gelen ya da mutlu eden şeylere yönelmek, bir parça çözümü içinde barındırmaktadır. Başka bir açıdan ise uyumak, yalıtım açısından mantıklıdır. Bir şeyler okumak ya da izlemek kafa dağıtıyor gibi olsa da, o durum içinde odaklanmak cidden zor olacaktır. Bunları göz önüne aldığımızda durumdan sıyrılmanın belirli yöntemleri olduğunu da görüyoruz.
Önemli olan her zaman ki gibi çabayı ayakta tutabilmektir. İçimizde şekillenen kötülük, bazen form değiştirip, bizi bu halde de yakalamak ister. Elimizden gelen ise ona direnmek olmalıdır. Yeterince çaba harcarsak, o algının dağıldığını görürüz. Her durum için geçerli olmasa da, bazı durumlarda bu korkudan sıyrılmanın mantıklı yolları olduğunu farkedeceğiz. Adım atmak en başta gelen şeylerden bir tanesidir. Adım atmak hayatın her alanında işlevsel olduğu gibi, korku gibi extreme durumlar için de geçerlidir. Temel olan şey bakış açımızın nasıl şekillendiğidir. Bu bakış açısını mantıklı bir yere oturtursak, o zaman işlerin daha kolay yürüdüğünü de anlamış oluruz. Kafamızda olan şeylerin ya da bu kurguların bütününün diyelim, fiziksel yansımaları olduğunu bilmeliyiz.
Korkunun oluşma dinamğini bilemesekte, elimizdeki bazı veriler; fiziksel ve ruhsal yansımalar, verilen tepkiler, algılar gibi bu durumun nasıl olduğunu bize anlatmaktadır. Anlayabilmek için hissedebilmemiz lazım. Hissedilen şeyin makul ve mantıklı yanlarından, çözüm yolları üretebiliriz. Tekniğe fazla takılmadan, manevi olarakta çözümleri kendi içimizde bulabiliriz. Her şey madde içinde varolmuyor. Metafizik boyutunda da bazı gerçekler ile yüzleşme imkanımız her daim içinde barınıyor. Bazı gerçeklerin nasıl yansıdığını görebilirsek, işte o zaman mevcut sorunlarımız ile yüzleşebilme ihtimalimiz de içinde bulunmaktadır.
En başta direnebilmeliyiz. Bu durum ile yüzleşecek gerekli cesareti içimizde barındırmalıyız. Bunları göz önüne alarak, özgürlüğümüzü saçma bir kurgu içinde vermenin bir mantığı da bulunmamaktadır. Bu sadece bizi uzaklaştırı ve acizleştirir. Elimizden gelen maximum çabayı göstermeli ve durumu ona göre şekillendirebilmeliyiz. Bu güç içimizde var ve bu gücü bizden uzaklaştıramazlar. Bunun bilincinde olarak korku durumu için ya da başka durumlar için, hayat içinde dik durabilmeliyiz. Görünüşte bize zarar verebilirler ama aslında biz aciz kalmadığımız sürece kimse bize zarar veremez. Kendimize güvenmeli ve ayaklarımız üzerinde durup, gereken mücadeleyi ve üstümüze düşen şeyleri yapmalıyız. Her daim kendimizi iyi hissedemeyiz, evet bu bir gerçek. Bunun yanında kendimizi iyi hissedebilmek için gerekli sebepleri ve sonuçları hazırlayabiliriz. Bunlar düşünsel düzlemde başlayan şeyler. Sıkıntı aslında iki taraflı, iyi ve kötü kendi içinde barınmakta. Bunu net olarak görebilirsek, o zaman sorunlar ile yüzleşmek daha kolay olacaktır.
Sıkıntılı zamanlardan uzaklaşmanın belki de en iyi yolu rahat zamanlarımızı düşünmektir. O zamanlarda neler yaptığımızı yeniden gözden geçirmektir. Bu düzlemlerde hareket edebilirsek, o zaman işler bir parça daha rayında olacaktır. Güzel bir güne yeniden uyanmak için kabusların sadece beynimizde olduğunu unutmamalıyız. Hayata yeniden devam edebilmek içinse, sadece nefes almalıyız.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder