hayatın içinde korkular vardır. bu korkular bazen bizi anlamsız yerlere sürüklerler. sürükledikleri bu yerlerde daha fazla sıkıntı bizi bekler. düşüncelerimiz netleşemez. muğlak durumlar içinde kalırlar. bu muğlaklık sıkıntı vermeye başlar bir yerden sonra. dünyanın etrafında dönen ay gibi, bu düşünceler de bizim yörüngemizde dönmekte ve bize zarar vermektedir. olumlu taraflarına odaklanıp, mantıklı işler ortaya koyabilmek için daha fazla çalışmamız gerekmektedir. her mevzunun içinde "çaba" vardır. bu çaba bizi bir yerden bir yere taşır. korkularımız için bile olsa üzerinde çalışmamız ve elimizdeki durumları mükemmelleştirmemiz gerekir.
anlamlı olsun ya da olmasın, hayatın içinde çaba göstermemiz gereken bir sürü durum vardır; ders çalışmak, işe gitmek, kitap okumak, araştırmak gibi. bunlar varoldukça çaba da varolacaktır. en mantıklı olanlarını kendimize göre modifiye edip, mücadeleye devam etmek gereki. gerekliliktir bir çok zaman bu durumlar. bize olmsı gerekeni vermeye çalışırlar. karşımıza çıkan tüm varyasyonlar için bir cevabımız olmalı. korkularımızla yüzleşip hayata devam etmemiz gerekiyor. somut sonuçlar elde edebilmemiz için mantıklı bir zihni ihtiyacımız var. olması gerekenler ve olanlar hayatın içinde ayrımları daha net dile getiriyorlar. korkularımızla yüzleşmek büyük bir zaman dilimi ve çaba gerektirecektir ama olması gerekene en yakın olan bu değil midir?
her yerde aynı zaman yaşanmakta ve aynı zaman dilimi için elimizdekiler tükenmekte. bir profesör de olsa ya da bir çöpcü aynı zaman diliminde yaşıyor bu insanlar. kafalarında kurdukları dünya da bunun yansıması bir anlamda. daha farklı kalıplara ayrılmış şekilde devam ediyor. bu kalıpların sonu gelmese de az çok bize bir şeyler anlatıyor. otobüs için bilet almak gibi. madem ki yüzleşmek istiyoruz o zama o bileti almamız lazım. kafamızın daha rahat olabilmesi için bir şekilde devam etmeliyiz bu hayata.
kararlı davranmak belki de hepsinin altında yatan gerçekliğin bir başka yansımasıdır. kararlı olabilirsek atladığımız alanarda azalacaktır. bunu becerebilirsek zaman içindeki sıçramaları net olarak görebiliriz. zaman içinde sıçradıkça bir yere varmayız. "an" ı kaçırıp sadece olması gerekene odaklanmamız gerekir. tüm zaman sadece sıçramalar ile 3te birine dönecektir. bu da beklediğimiz bir şey değil aslında sadece olanlar arasında. bunu tersine çevirip "an" içinde dikkatimizi dağıtmazsak, yorucu olsa bile bizi bir yere taşıyacaktır. kafamızda kurduğumuzdan, daha gerçek ve bir şeyleri yapabilme ihtimalimiz daha yüksektir. kafamızdaki kurgular ile uzaktan yakından alakası olmayan bir gerçeklik sunar. hayatın dailer içinde yaşlandığını görmek huzursuz etse de insanı, alında bir yere varmaktadır. daha dikkatli gözler ile inceleyip, güzel olana doğru evrilmemiz lazım.
mantıklı ya da mantıksız, hayatın içineki döngüleri çoğu zaman çok yakından izleriz. bu döngülerden uzak durmaya çalışırız. döngülerin mantığını çok uzak bir yere koyarız. olması gerekeni net olarak anlamasakta, elimizdekinin kıymetini daha çok bilip, farklı bir düzleme çıkarabiliriz. imkanlar dahilinde bir şeyler yapmak ya da yapamamak, bizim sorunumuz tam olarak burada başlıyor. elimizdekileri adam gibi değerlendirebilirsek o zaman "an" kavramını daha net görebiliriz. görmemiz gereken de bu olmalı. yaklaştığımız gerçeklik burada bizi mutlu etmeli ve bir basamak daha yukarıya taşımalı. olması gerekenler için mücadele değil belki ama olanlar için hala mücadele edebiliriz. sorunlarımızı aşmamızın yollarından biri de hala buralardadır. beklemek yerine harekete geçme zamanıdır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder