hayata dair herşeyin içinde bulunduğu ve düzenin sağlandığı bir sistem tarafından kontrol edilir. insan da bu sistemin dışında değildir. biyolojik makinalar olsak bile temelinde benzer komutlar ile hayatımızı şekillendiririrz. fiziksel bedenimizin ihtiyaçları vardır bunları karşılamak zorundayız, yoksa yaşayamayız. fiziksel bedenin ihtiyaçları olduğu gibi, ruhani bedenimizin de ihtiyaçları vardır. hayata dair yakalamamız gereken bazı yollar vardır. bunları temel aldığımız şey ruhsal ihtiyaçlarımız olarak nitelendirirsek, karşımıza somut veriler çıkmaktadır. zihinsel motivasyonu sağlamak için belirli yöntemler kullanabiliriz. herkese göre değişse de bazı yerlerde aynılığı ile dikkatimizi çeker. odaklan, elindeki imkanların değerini bil, çalış...
üç temel nokta üzerinden bu durumu tanımladıktan sonra gerçekten bunlarla nereye varmamız gerektiği üzerine kafamız karışmadan çıkarımlar yapabiliriz. başarılı olabilmek için zihnimizi keskinleştirmemiz gerekmektedir. motivasyonu üst sıralara taşımak adına, en başta yapmamız gereken şey odaklanmaktır. hangi semboller işe yarayacaksa ya da hangi film, müzik, kitap işe yarıyorsa bunları aktif bir şekilde kullanmamız gerekmektedir. mücadele burada başlar. karşımızdaki düşmanı anlamak için daha dikkatli gözlerle bakmak gerekmektedir. yakınına yaklaştıkça daha net gözüken kavramları, içselleştirmemiz gerekmektedir. seslenmemiz gereken kişi kendimiziz. yazılanlar kendimiz için, mücadelemiz kendimiz için. yol almaya burada başlayabiliriz. motivasyonları tam olarak kavrayabilmek için bireyselleşmek gerekir. bencillikten bahsetmiyorum. elimizdekini en iyi şekilde kullanmöak için gerekli motivasyonlardan bahsediyorum. bunların başlangıcı odaklanmaktan geçiyor. keskin bir zihin ve algı bizi buraya taşıyacaktır. "an" ı değerlendir ve üzerinde düşün.
diğer kısımda ise elimizdekiler önemlidir. sanayi toplumumun oluşturduğu açgözlülüğü geride bırakıp, elimizdeki imkanların bize neler sağladığına bakmamız lazım. elimizdekileri cidden anlıyor muyuz? daha fazlasına cidden ihtiyacımız var mı? bu soruların en doğru cevaplarını bu noktada kavrayabiliyoruz. bir şey yapmak için şunu da aldıktan sonra başlıcam, şu da eksik onu bir edineyim ya da bunlar benim için yeterli değil. ihtiyaç sahibi olarak, doğru gözlerle bu durumu değerlendirdin mi? yoksa sana dayatılan, reklamlardan, promosyonlardan mı etkilendin. keskinleşmen gereken yer burası. daha fazlası değil. odaklanmak için elindekileri kullan, sana en doğru yolu onlar gösterecektir. imkanların aslında yeterli olduğunu, fazladan yeni bir kaleme ya da silgiye ihtiyacın olmadığını anlayacaksın. kalem ve silgi elbette metaforik anlamlar taşıyor, senin algılaman gereken şey şu " gerçekten neye ihtiyacın var? imkanların yetersiz mi? ihtiyaçların bu kadar fazla mı?" bu sorulara yanıt bulduktan sonra, odaklanmanın aslında basit ve temel bir kaç kural üzerinden yürüdüğünü hissedersin. "kendini yeterli hisset, imkanları sonuna kadar kullan, içsel huzuru yakalamak için daha fazlasına sahip olmana gerek yok" bu kavramlar net oturduktan sonra imkanların bizi max ma taşıdğını rahat bir şekilde göreilirsin.
bulmacanın son parçasını ise "çalışmak" oluşturuyor. zihin keskinleştikten sonra, çalışmak zor gelmeyecektir. daha zorlarına alışan zihin çalışma evresinde sıkıntı çıkarmadan görevini yerine getirecektir. odaklanmak gerektiğini hatırlayacaksın, elindeki imkanların yeterliliğini hatırlayacaksın son olarak yapman gereken şey çalışmak. bunu becerebildikten sonra herşey normal düzenine girecektir ve rutinlerini oluşturacaktır. mücadele bu noktada başlıyor. rutinlerini oluşturduktan sonra yapman gereken tek şey " zamanı verimli kullanmak". bu kavramları inceledikten sonra aslında şunu daha net görüyoruz, biraz zorlama ile fiziksel ve ruhsal bedenimiz rutinlerini oluşturacaktır. bu rutinler tamamlandıktan sonra geriye kalan tek şey dişlilerin, çarkların dönmesi ve karşımıza olumlu şeyleri getirmesidir. kötülük, iyilik kavramlarını dışarda tutarak, bize faydası olan şey olumludur gibi bir yerden değerlendirmek lazım durumları. bu söylenilenler normal ve min koşullar için geçerliliğini korur. ekstradan karşımıza çıkan kötülük ya da rutini bozan olayları içine dahil etmeden değerlendirmek lazım. normal bir birey, normal bir zeka, normal bir algı için sistemler çok karmaşık olmadan karşımıza "huzur" kavramını çıkaracaktır.
bir süre bunları değerlendirdikten sonra, uygulama aşamasında olumlu süreçler ile karşılaşırız. ihtiyaçlarımız aslında kafamızda kurduğumuz gibi çok fazla değildir. bir kalem, kağıt ve silgi devam eden durumlar için basit ama tek gerçeklik gibi gözükebilir. daha fazlasına ihtiyacın yok ve daha fazlasına gerek yok. sadece odaklan. nefes almak gibi rutinlerini anla ve mücadele etmeye devam et. sonunda ne olduğu önemli değildir, önemli olan süreçtir: bu sözler ilk başta senin için değil, en başta benim için. iki nokta arasındaki düz çizgi içinde ikimizde aynı yerdeyiz aslında, temel olarak insan sınıfına dahilsek ve ihityaçlarımız belirli ise, senden ve benden ziyade olan şey "biz" iz. sesleri duy, görmen gerekenleri gör ve daha fazla çalış. daha fazlası rutinler içinde sana kendini gösterecektir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder