düşüncelerdeki boşlukları doldurmak lazım. insan ruhunun içinde olan şey ne acaba? bizi bu kadar sorgulayan ya da önemseyen yapan. içimizdekiler ile mi varoluyoruz? yoksa varolmamaız başka sebepler üzerinden mi tanımlanıyor? bu sorulara bir sürü yanıt verebiliriz ama net olanı veremeyiz sanırım. zaman bir şekile geçiyor. zaman içinde yaptıklarımız ve odaklandıklarımız var. bunları biraraya getirdiğimizde imkanların daha da arttığını gözleyebiliriz. bu savaş daha ne kadar sürecek? bilincimiz bunu kavrayacak donanımlara sahip olabilecek mi? her kitapta bunu yaşamak için ya da her nefeste kafamızın çalışma şeklini değiştirmemiz gerekir.
nefes almak gibidir bazı duygular. içimizde akan ama seslerini bazen yükseltip, bazen alçaltan duygular gibi. tamamlanması zaman alacaktır. bize bir nebze huzur verdiyse eğer üzerine durabilir ve çıkarımlar yapabiliriz. bize eğer alternatif bir kapı oluşturuyorsa bu değeleri korumak ve her zaman arkasında savaşmak gerekecek. nasıl düşündüğümüzle doğru orantılı giden hisler ile konuyu ele alıyoruz. boşluklar her zaman varolacak ama biz aynı yerde mi kalacağız? basamak atlamak için en iyi yöntem bir kaç adım geriye çıkıp öyle denemektir. bunu zihinsel olarak yapabilirsek, irademiz keskinleşecektir. keskinleşmiş bir irade ile istediğimizi yapabilir, kendimizi motive edebilir, hayatımızda değiştirmek istediğimiz şeyleri kolayca değiştirebiliriz. umut elimizde kalan şeylerden sadece bir tanesi. eğer umudumuzu koruyabiliyorsak, mantık çerçevesinde de durumları değerlendirebiliriz.
imkanları kullanmaya başladıktan sonra motivasyon artacaktır. motivasyon gerektirmeyen bazı şeylerden biri de çalışmaktır. eğer motivasyonun gelmesini beklersek, o zaman hiç bir şey yapmamış oluruz. motivasyon olmadan sadece odaklandığımız şeyi yapabilir ve bir düzen sağlayabiliriz. olması gereken budur aslında ama görebililenler için. hayatın her alanında mücadele devam ediyor. gücümüz yettiğince biz de devam ediyoruz yolumuza. herşey zihinsel aktivitenin öne çıkması ile alakalı. destansı hikayeler artık çağımıza çok yaklaşmıyor. digital çağ başladığı için semboller artık google ya da steve jobs tarafından belirleniyor.
elimizdeki imkanlar ile digital çağı kesiştirebilirsek, o zaman olmamız gereken yere daha fazla yaklaşırız. kafamızda kurduğumuz dünya gerçek dünyaya bi kaç adım daha yaklaşır. etrafımızda ya da arkamızda hayaletler yok. o yüzden elimizdeki imkanları max çıkarmak bize önemli şeyler kazandıracaktır. sadece nasıl baktığımız önemli. nasıl algıladığımız önemli. algımızı buraya taşıyabilirsek, elimizde olanın faydasını kendimizde daha çok hissederiz. hepsi mücadelenin içinde ama nerde başladığı belirsiz. sessiz bir anda oturmalı ve yapmamız gerekene odaklanmalıyız. bunu başarabilirsek mücadelenin de ne olduğunu anlayıp, kazanım açısından bir kaç basamak yukarı çıkabiliriz. imkanları değerlendir ve odaklan.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder