karıncalar bana her zaman enteresan gelmiştir. kendi kolonileri ve aralarındaki iş bölümü cidden inanılmaz. dünyayı algılayış şekilleri de inanılmaz. mutlak bir düzen var aralarında. bernard werber geliyor aklıma karıncalar diyince. karınca üçlemesi yazacak kadar enteresan bir adam var karşımızda. karınca kolonisine ilginç bir yaklaşımla yaklaşıp, olayları farklı yorumlamıştır. geçen gün arkadaşımın bahçeli evinde bir kum tepeceğinin üzerinde birbirinden farklı 3 ya da 4 tane farklı karınca kolonisi gördüm. kendi sınıflandırmam şu şekilde; küçük karıncalar, büyük karıncalar, tuhaf karıncalar, çalışkan karıncalar. koloniyi izlerken başka başka düşüncelere kapıldım. bu arkadaşlar yorulmuyorlardı ve kendi aralarında bir düzen vardı. kraliçeleri neredeydi ? hiç bir fikrim olmamasına karşın, karınca yuvasının çıkışı güzel düzenlenmişti. sürekli bir şeyler getiriyorlardı. sürekli bir çaba içindeydiler. biz insanoğlu neden daha az çaba ile bir şeylere sahip olmak istiyorduk? bu soru kafamda dolanmaya başladı. ilginç bir algılayış şeklimiz vardı ama kanatlı karıncadan daha mı derindi acaba? düşününce karıncalar bunu bilgi ile mi yapıyorlardı. evren hakkında nihai bilgiye sahipler miydi? yoksa sadece içgüdüsel olarak mı algılıyorlardı bazı şeyleri. ellerinde olan imkanları neye göre sınıflandırıyorlardı? neye göre bazı sınırları çiziyorlardı?
hayatımıza baktığımız zaman elbette bir karınca kolonisinden daha karmaşık (acaba?). daha farklı alanlarda kendimize yer buluyoruz. şunu sormak lazım, bu arkadaşların kurduğu gibi bir düzene sahip miyiz? bu düzen gerçekten kendi içimizde mevcut mu? yoksa onların rastgele yaşadığını düşünüp, bizimle aynı şeyi yaptıklarını algılayıp bizde mi rastgele yaşıyoruz? sorular kafamızı doldurmaya hemen başlıyor tabi. şunu gördüm. adamlar gerçekten sıkı çalışıyorlar. küçük de olsa bir taşı yerinden kıpırdatıyorlar. biz neler yapıyoruz acaba. bizim için taşlar aynı yerinde mi duruyor hala? bir çoğumuz için, ben de bu gruba dahilim o küçük taşlar hayatımızın her yerindeler. her yerinde oldukları için de onları kıpırdatmak bizim için gerçekten zor oluyor. hayata karşı yaklaşımlarımızda bu kısır döngü içinde aslında. ne kadar çabalamamız gerektiği konusunda bir fikrimiz yok ya da çaba göstermek anlamında. bir çokları için buna "kader" diyebiliriz. özgür irademiz nerede devreye giriyor o zaman? ne zaman çabalamamız lazım? ne zaman mücadele etmeliyiz? bunlara verecek cevaplar bulmak lazım sanırım. öyle daha kolay yürüyecektir işler açıkcası. kendi standartlarımızı ona göre şekillendireceğiz. ona göre kendimize bir çıkış yolu bulacağız. ona göre hayatımızı şekillendireceğiz. sorular elbette çok cevaplar da çok ama şöyle bir gerçek var ki; aradığımız tüm cevaplar kendi içimizde. dışarda cevap aramanın hiçbir mantığı yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder