5 Temmuz 2011 Salı

kıyaslamak

hayatımızda herşeyi kategorize etmeye alışmışız. bazı değerlerin anlamlı gelebilmesi için illaki bir sınıfsal ayrılığa mağruz kalması gerekmekte. düşündüklerimiz, yaklaşımlarımız, hissettiklerimiz bizi bu sınıfların içinde tutuyor. yüklerimizden kurtulamk istiyoruz belki ama aramızdaki sınıfsal ayrılıklar bunun olmasına izin vermiyor. bugün yanlışlıkla bineceğim dolmuşu karıştırdım. saçlarımı yeni kestirmiştim, 3 aylık sakalımdan yeni kurtulmuştum. gideceğim yeri söyleyerek, ücreti uzattım. 10 dakika gittikten sonra bambaşka binalar görmeye ve farklı bir güzergahta ilermeye başladım. yolda inmek manasız olacaktı. o zaman son durağa kadar gitmeliydim. havada nane şekeri kokusu yoktu belki ama yollar bir tuhaftı. belki ıhlamur kokuyordu ama rüzgardan onu bile anlayamadım. kafamda adama söyleyeceğim şeyler birikmeye başlamıştı.

- beni niye uyarmadın?
- kardeşim mal mısınız? insan bir uyarır.
- fazla ücret almışsınız.

gibi düşünceler kafamda dolanırken bir anda adamı iyilik, kötülük ölçüsünde değerlendirmeye başladım. adam kötü biriydi beni uyarmamıştı. yanındaki adam dikkatimi çekti ve bir diyaloglarına şahit oldum. dolmuşta ki şöförün ilk günüydü. ilk günü dalgınlık olabilirdi. artık gözümde yarı iyi- yarı kötü bir adamdı. son durağa ulaştık.son durakta bana durumu sordular ben de anlattım. uyarmadıklarını söyledim. beni tekrar başlangıç noktama ücretsiz götürebileceklerini söylediler. evet sizin de düşündüğünüz gibi artık iyi adamdı. beni ineceğim yere bıraktılar teşekkür ettim ve indim. kafamdaki sınıflandırmanın son durağı olduğunu düşünmüştüm bugünlük ama yanılıyordum. kendi dolmuşuma bir bardak şalgam suyu içtikten sonra ulaştım. yarı yolda bir teyze yanlış bindiğini söyledi. ne kadar tuhaf bir gündü, ben ve etrafımdakiler bir şekilde yanlış dolmuşlarda ilerliyorduk. şöför durur mu? biraz kızgın bir şekilde kadını uyardı. sonuçta anlaşıldı ki, kadın yanlış binmemişti. ineceği yerde sağ salim indi. hikayemiz bu kadardı belki ama benim ve benim gibi bir çok insanın kafasındaki sınıflandırmanın nasıl şekillenebileceğine bir örnekti.

hayatımızın bir çok yerinde insanları durumlarına göre sınıflandırıyoruz. isa peygamberin güzel bir sözü var " bir kişinin iyi ya da kötü olduğunu anlamak istiyorsanız, onun meyvelerine bakın." bu söz gerçekten çok önemli. insanları sınıflandırırken ne kadar acımasız olunabileceğinin en güzel örneği sanırım. insanlar ve kafalarındaki kalıplar bizim modern dediğimiz bu toplumu oluşturdu. artık iyilik ve kötülük eski gibi değildi. "chaotic evil" gibi bir kavram bile hayatımızda vardı artık. insanları değerlendirirken bir sürü hatalar yapıyoruz, gözlem yeterli olmuyor, değerlendirme yeterli olmuyor. belki de en somut örneği onun meyvelerine bakmaktır. bu şekilde daha doğru ve net cevaplara ulaşbılabilir. hayat bize rağmen devam ediyor rastlantılar denizinde. bir gün biz iyiyiz, bir gün biz kötü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder