26 Kasım 2011 Cumartesi

bakış açısı

sorumluluklarımız bizi başka bire yere taşımaktadır. düşündüğümüz şeyler, gerçekleştirdiğimiz şeyler yanında ufak detaylar olarak kalmaktadır. elimizden çok da bir şey gelmemektedir aslında. bir çok şeyde olduğu gibi bakış açısına kurban gitmektedir  düşündüklerimizi kolay kolay sınıflandıramadığımız doğrudur. peki bu yöntem elimizde olsa gerçekten sistematik olarak düşünebilecek miyiz? kafamızı karıştıran bir sürü şeyden biri sadece. adım atmak ve bakış açılarımız dedik ya. geriye dönmek çok da kolay olmayabiliyor. elimizdekinin kıymetini anlamakta bir nebze zor aslında. sadece düşündüğümüz şeyler var bir çok yerde. onlara göre gelişmiş belli kısımlar var. bu bize farklı bir bakış açısı sunabilir aslında. değerlendirmemiz gereken şeyler bunlardır belki de onu da net olarak göremiyoruz aslında.

bazen bir hayalet gibi düşünceler bizi yakalar. orada elimizden çok bir şey gelmez aslında. olduğu gibi kalırız ve başka bir yere kanalize etmeye çalışırız. düşüncemizin en sıkıntılı tarafı bu sanırım. bir anlamda obsesyon da diyebiliriz buna. bu noktalarda çok da bir şey yapamıyoruz . olduğu giib kabullenip yola devam ediyoruz sadece. bu durum da çok anormal değil. düşüncelerden uzaklaşmak için bir sürü yol geliştirirken, temel olan bazı şeyleri atlıyoruz sanırım. olduğu gibi bıraksak. düşüncemiz o zaman başka bir yol içinde devam etmez mi?

obsesyonda en çok ortaya çıkan durum "düşünce izleri". düşünce izleri şunu ifade ediyor; beyinde bir sürü yol var. aynı düşünceler benzer yolları katediyor. arada kısa yollar ile sıçramalar yapıyorlar. bu kısa yolların oturması ile benzer düşünceler, sıkıntılı düşüncelere yer açabiliyor. oradan oraya zıplamalar yaparak farklı bir kapı aralıyorlar. düşüncemizdeki en sıkıntılı taraf bu sanırım. okuduklarımız, izlediklerimiz ya da dinlediklerimiz bu yolları hızlıca katedebiliyorlar. bunun sonucunda belli hastalıklar meydana geliyor. bu hastalıklar bazen ilaç. kullanarak, bazen ise kendi çabamız ile kesilebiliyorlar. gene aynı döngüde bireysel efor ortaya çıkıyor. bu da bizi sıkıntılı bir yere sürüklüyor. elimizdeki sistemler çoğu zaman yeterli olmuyor ve programın gerisinde kalarak, bizi mutsuz ediyorlar.

mutlu olmakta aslında bir anlamda bu düşüncelerin içinde yer almaz mı? aslında direkt olarak baktığımızda bu ortaya çıkmalı ama bizim bakış açımız keskinleşmeden bunu algılayabilmemiz zor cidden. mutlulukta böyle bir sistem içinde gelişiyorsa, o zaman bunu her halukarda birazcık çaba ile keşfedebilmemiz gerekmektedir. bu da aslında çok zor olmasa gerek. beynimizi disipline etmek bu kadar mı uzak? makine gibi düşünmekten ya da 1 ve 0 lardan bahsetmiyorum. olması gerekene bir adım daha yaklaşmaktan bahsediyorum. yeterince çalışırsak bunu gerçekleştirebilir miyiz? bir sonuca ulaşır mı? cevabı evet belki ama bunun için elimizde somut bir yöntem yok.

zihnimiz keskinleştikçe bir yere gelecektir belli duygular kim bilir. biraz daha odaklanıp çok çalışmak sorunları azaltmada bize yardımcı olacaktır. mutluluk ve huzur için daha çok çalışmak lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder