27 Kasım 2011 Pazar

yol

huzur aradığımız zamanlarda karşımızda olan gerçeklik bazen bizi ürkütür. aklımızı çevreleyen düşünceler belirli sistematik aralıklarla bizi farklı bir dünyaya sürükler. değerlendirdiğimiz kavramlar bize başka kapıların açılmasını sağlar. durduğumuz yerin yüksekliği aslında ne kadardır bunu bilemeyiz. bizim için varolan gerçeklik sınırlarımız ile birleşir. aklımızda şekillenen düşüncelerin hayal mi? gerçek mi? olduğunu kavramak bazen tüm günümüzü alır. yapmamız gereken şey bellidir aslında. gerçekliğe tutunmak. bunu her zaman başaramayabiliriz ama bunun da belli bir yöntemi olmalı. bizi sıkıntılardan kurtaracak bir yöntem her zaman vardır. sorunun olduğu yerde cevaplar da bizi beklemektedir. cevapları görecek kadar gözlerimizi açmamız bazen yeterli olacaktır. elimizdeki değerler bizi anlaşılmayan yerlere sürüklese de, bazen yöntem bu olmalı. kafamızdaki dinginliği bu şekilde yakalayabiliriz belki de.

elimizdeki imkanların kıymetini anlamak ve onlara öncelik vermek, sonuca giden yolda en mantıklı taşlardan bir tanesi olabilir. herkesin yaptığı şey daha fazlasına ulaşmak için çabalamaktır. daha fazlası var mıdır? elbette daha fazlası vardır ama elindeki imkanlara öncelik vermeden, ne olacağını bilmek bazen yorucu olabilmektedir.
çözüme giden yollar belki de bu aralıklar ile tanımlanmıştır. nerden hareket ettiği çok da önemli değildir ama bir başlangıcı olmalı bu durumun. nasıl hareket edeceğine ise kendisi karar vermeli.

hayatı değerlendirirken alternatif kapıların olduğunu yok sayarız genelde. elimizdekinin kıymetini bilmek bu yolculukta en sona bıraktığımız yöntemler içinde değerlendirilebilir. neden böyle davranırız? neden böyle algılarız? sanırım hepsi sanayi devriminden sonra oldu. öncesinde insanlar köylerinde mutluyken, artık daha fazlası için mücadele etmeye başladılar. daha fazlası ve daha fazlası her zaman beklenilen şey oldu. elimizde kıymetli olan değerler anlamını yitirdi. neden böyle bakarız? neden böyle algılamamız gerekir? bunun da cevabı içimizde bir yerlerde ama beklediğimizden daha uzak bir yerde sanırım.

adım atmak en önemli rollerden bir tanesi. adam gibi adım attıkça elimizdekinin kıymetini anlarız. neden böyle düşündüğümüzü , neden değerlerimizin daha çok tüketime dayalı olduğunu. somut bir yol ararız belki de ama buna her zaman ulaşamayız. neden böyle algılanıyor? neden böyle bakmak zorundayız? bunların çok somut bir cevabı yok sanırım. elde olanın kıymete binmesiyle alakalı durumlar. hayatın her zerresinde elimizde olanın kıymete binmesi bunu anlatıyor sanırım. elimizdeki değerler gibi. elimizdekinin kıymete binmesi gibi. bir fark yok aslında. olması gerektiği gibi bakmak dışında elimizde çok farklı bir değer yok.

pozitif düşünce burada devreye giriyor. eğer elimizdekini anlayabilirsek ve onu kıymetli olduğu şekilde kullanabilirsek, bize başka kapılar açacaktır. adım atmak ve ilerlemek bu durumun en temel şekli sanırım. neen böyle çok da somut bir cevap yok buna karşı. kıymetli olanın kavranılması ve onun üzerine mücadele etmek.

hayatta bir çok pozitif bakış açısı var. kavrayabilenler kendi yollarını daha net şekilde anlayabilirler aslında. anlamayanlar için mücadele her zaman ki gibi devam etmekte. bir yol var. herkesin yürümek isteyeceği ve kapıları açan bir yol. bunun için daha çok mücadele etmek gerekir. pozitif bakış açısı var ise burada devreye girmeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder