anlamadığımız şeyler kafamızı karıştırır. düzensiz bir düşünme sistemimiz varsa, bizi rahatsız yönlere çekebilir. bu işin altından kalkabilmek için en başta "pozitif" bir algı geliştirmemiz lazım. eğer algımız pozitif ise içinde bulunduğumuz ruh halleri de hemen değişmeyecektir. sıçramalar elbette olacaktır ama mutlak olan şeyler aniden değişime uğramazlar. elbette duygu durumları için mutlak tanımı kullanılamaz belki ama bir yerde kendimizi frenleyebilmek için o ismi kullanabiliriz. en baştan başlamamız lazım düzenli bir düşünce sistemi için. tuğla tuğla üzerine koyup, daha sonra kıymetli bir şeye dönüştürmemiz lazım. bu duruma kolay yetişemeyiz belki ama en azından denememiz lazım. denenmiş sistemler içinde kendimize en uygun olanını seçmemiz lazım.bu düşünceleri şekillendirirken sakin kalmamız şart. sakin kalabilirsek sistemi işlevsel hale getirebiliriz. anlık sinirden uzak durmamız lazım. şu anda gerçekten sinirliyim ama yazıyı devam ettirebilmek için sakinleşebilecek miyim göreceğiz.
belli katmanlar ile düşünceler oluşur. genelde kötü düşünceler daha kolay şekillenen ve üzerine kolayca inşa edilen kötü hisleri temel almaktadır. bu durum aslında kendiliğinden gelişiyor gibi gözükse de yıllar içinde oturmuş bir sistemdir. zamanla içinize bir virüs gibi yayılmaktadır. bunu anlayabilmek ya da hissedebilmek cidden tuhaf. sadece bazı şeylerin gelişmekte olduğunu görürsünüz ve bu sizi rahatsız eder. rahatsızlığın özünde ne olduğunu bilmiyorum ama dinsel temalar kirliliği tanımlar. bir düşünce gelir aklınıza ve fiziksel olarak kirlendiğinizi düşünürsünüz. buna engel olamazsınız. bu noktada yapılacak çok fazla şey yoktur. düşüncenin temeline inersek nasıl şekillendiği hakkında benim de bir fikrim yok. sadece olan düşünceler içinde bir yere varmaya çalışırsınız. bu zaman diliminde de çok başarılı olduğunu söylenemez aslında. olmaması gereken düşünceler kafanızdadır ve sizi kirletmektedir. buna engel olmanın bir yolu yoktur aslında. sadece onlar vardır. beynin tamamını kaplar ve geriye çok fazla şey bırakmazlar. buna yapılacak çok fazla şey yoktur. en başa yeniden dönersek belki de pozitif olmak bu durum içinde açıklanabilir.
sıkıntıları bu düşünsel düzlemde aşmak cidden zor olabiliyor. aklımıza takılan şeyler bambaşka gerçeklikleri kafamızda canlandırabiliyor. mesele zaten onların kafamızda gerçek olması. gerçek olmayan bir dünyaya açılan bir kapı gibi sürekli dönmektedirler beynimizde. bir yere varmayan düşünceler, döngüsel kötülük ve hissettiğimiz acizlik. buna yapılacak bir şey yok gibi aslında. elindekinin tamamını kullansan da aslında gene aynı yerde dönmektedir.
bazen insan bunların dışında bir balonda yaşamak ister ama dünyanın gerçekliği de sanırım bu detaylar arasındadır. neden aciz kalınmaktadır? neden kötü düşünceler vardır? hepsi şeytandan mıdır? yoksa hepsi sınav mıdır? sorulabilecek bir sürü soru var ama zemini oluşturan bir bütün yok. inandığımız ölçüde neye inanıyorsak tabi bu soruların cevaplarını kendi kafamıza yazmaya çalışırız. yapılacak çok fazla da şey yoktur aslında.
pozitif düşünmeden bu noktaya keskin bir geçiş yapmak cidden rahatsız edici. ama elde olan fazla bir şey yok ise bunu tanımlamakta bir şekilde buraya dayanmaktadır. yapılacak çok fazla şey yoktur. belki yazmak bir nebze rahatlatmaktadır. bunu başka şekilde aşamayız. ancak bu şekilde varolmaktadır. olması gereken de belki de budur. bu konuda da net bir yaklaşım yok aslında. sadece olan şeyleri daha net kavrayabiliriz. gerçekliği böyle tanımlıyoruz nede olsa. bunlar hep kırık ve düşmüş düşünceler. yerden kaldırmak için belki de çok fazla efor sarfetmek gerekiyor. yapılacak çok da fazla şey yok aslında. pişmanlıklar bunların içinde bambaşka kapıları açmaktadır. kötü düşünceler ile geçen zaman, düşüncenin kirliliği ve kapanmış kapılar. sanki affedilmeyecekmiş gibi aklımızda dolaşan düşünceler. bunları engellemenin somut bir yolu yok elbette. bir yerde yardım alabilirseniz ona göre şekillenecek şeyler var.
insan çoğu yerde yorulduğunu hissediyor. gücü çekiliyormuş gibi oluyor. yardım elini uzatıyor ama kimse yardım etmiyor. herkes kendi dünyasında. herkes kendi bakış açısı içinde mükemmelliği yaşıyor. varolmayan bir dünyada mükemmelliği yaşamak gibi. hepsi sıkıntılı ama bir yere varmayan hayaller sarmalıyor bunları. aciz düşmek sanırım burada en net yaklaşım olabilir. gücü toparlamak ve yeniden ayağa kalkmak lazım ama bir günde binlerce defa yere düşerken ayağa nasıl kalkarsın? bu sorunun cevabı çok net değil aslında. yapılacakta çok fazla şey yok gibi. sadece devam etmek, devam etmek, devam etmek.
pozitif düşüncelerin aklımızı doldurması dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder