25 Kasım 2011 Cuma

sınırlar

düşüncenin sınırsızlığı her anlamda bizi var eden bir gerçeklik sunuyor. kafamızda şekillenen dünya ile gerçek dünya arasında bir sürü fark var. sanayi devriminden sonra insanlar artık gerçek dünyada yaşamaz oldular. özellikle 80 lerden sonra daha da belirgenleşen bir yalnızlık ortaya çıktı. kaçışlarımız bizi tanımlamaya başladı. tetrisler ile başlayan oyun dünyası şu anda tamamen gerçek zamanlı bir simulasyona dönüştü. karakterleri ile varolan insanlar ortaya çıktı. oyun oynamaktan ölenler oldu. çıta her adımda biraz daha yükseğe çıktı. kendimizi artık tanımlayamaz ya da anlayamaz olduk. yaşadığımız dünya artık eski dünya değildi. bir çok fonksiyon ile tanımlanan sınırlı gerçeklik artık bizim gerçekliğimiz oldu. matrix gibi değildi belki her şey ama aslında çok benzerdi. yaşadıklarımı ve algıladıklarımız bizi buraya sürükledi bir anlamda.

neler yapmamız gerektiği hakkında bir fikrimiz yoktu. sadece düzenin içinde kaybolan bireyler olduk. düşündük ve düşündüklerimiz çıtayı biraz daha yükseltti ve yalnızlaştık. ekşi sözlük gibi metin tabanlı kavramlar ortaya çıktı. yanlış hatırlamıyorsam nod diye bir durum vardı. rpg nin temellerini o şekilde atmışlardı. benim oynama fırsatım olmadı ama oynayanlar için bambaşka bir alternatifti. düşüncelerimiz artık bizi fiziksel evrenden ayırır hale geldi. sorular soruldu. gerçeklik nedir? gibi. buna bir sürü açıklama getirildi ama bir yere varmadı. bu durumun geçiş dönemini tanımladığını düşünüyorum aslında. bu dönem geçmeden önce işlerin rayına gireceğini çok da düşünmüyorum açıkcası. varlığımızı bu tanımlayacaktı belki ama bu işte bir yanlış vardı. sıkıntılı olan yalnızlaşma değildi belki ama gerçekliğin artık tanımlanamaz oluşuydu. bir sürü değer ve bir sürü kavram var. sanal dünyada bunlar artık gerçek hale geldi. belki de "tron" gerçekti. olması gerekenlerden biriydi belki de. pi filminde olduğu gibi bir yerden sonra makineler bilinç kazanıyordu. matrix de çok güzel işlenen bir konu olmasına rağmen, bize çok çok uzakmış gibi başka altenatif dünyalar ortaya çıktı. inception da olduğu gibi rüyaların esiri olan insanlar vardı artık.

zamanla belki her şey daha net gözükecek ama görmeden önce neler olup bittiği hakkında bir fikrimiz olmayacak belki de. düşüncemizin varlığı bizi biraz daha yaklaştıracak. neye? gerçekliğe? sanmıyorum. artık gerçeklik hangi kalıplarda tanımlanacak o konuda da bir fikrimiz yok artık. sanal hayvanlar vardı bir zamanlar. onları besliyorduk. onları yetiştiriyorduk. düşüncemiz artık bizi nereye taşıyor görmek gereçkten garip. sanal hayvanlar gerçekten eğlenceliydi ve birara herkeste bunlardan bir tane vardı. bizimkinde ise 9 tane hayvan vardı. biri öldüğü zaman diğerine geçiyorduk. bu şekilde devam ediyordu. oyalanacak bir şeyler her zaman vardı. tetrisler gtibi. benim hala bir tetrisim var ve oynamak cidden çok keyif veriyor. herşey böylece ortaya çıktı sanırım. oyunlar artık 3d şekillere girdi ve artık çıta biraz daha yükseliyor.

matrix 2 çekilirken röportajlarda oyuncular şöyle bir cümle kurmuşlardı. "çıta artıuk o kadar yükseldi ki, ne olacağı ya da olduğu hakkında bizim de bir fikrimiz yok." bu gerçekten çok garip bir cümle. milenyumu tanımlayan motto belki de bu olacak. biraz daha araştırma ile nelerin olduğunu daha net görebiliriz. görebilecek gözlerimiz olduğu sürece ve gerçekliği doğru şekilde tanımlarsak sanırım görebiliriz. göremezsek sanırım o gerçeklik bizim gerçekliğimiz olmuş ve dünya artık orada yaşıyor demektir. belki makineler belki simulasyon, belki farklı kavramlar. ne olduğu hakkında bir fikrimiz olmasa bile herşey beklenmedik bir ivme ile ilerliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder