düşüncenin sınırsızlığı her anlamda bizi var eden bir gerçeklik
sunuyor. kafamızda şekillenen dünya ile gerçek dünya arasında bir sürü
fark var. sanayi devriminden sonra insanlar artık gerçek dünyada yaşamaz
oldular. özellikle 80 lerden sonra daha da belirgenleşen bir yalnızlık
ortaya çıktı. kaçışlarımız bizi tanımlamaya başladı. tetrisler ile
başlayan oyun dünyası şu anda tamamen gerçek zamanlı bir simulasyona
dönüştü. karakterleri ile varolan insanlar ortaya çıktı. oyun oynamaktan
ölenler oldu. çıta her adımda biraz daha yükseğe çıktı. kendimizi artık
tanımlayamaz ya da anlayamaz olduk. yaşadığımız dünya artık eski dünya
değildi. bir çok fonksiyon ile tanımlanan sınırlı gerçeklik artık bizim
gerçekliğimiz oldu. matrix gibi değildi belki her şey ama aslında çok
benzerdi. yaşadıklarımı ve algıladıklarımız bizi buraya sürükledi bir
anlamda.
neler yapmamız gerektiği hakkında bir fikrimiz
yoktu. sadece düzenin içinde kaybolan bireyler olduk. düşündük ve
düşündüklerimiz çıtayı biraz daha yükseltti ve yalnızlaştık. ekşi sözlük
gibi metin tabanlı kavramlar ortaya çıktı. yanlış hatırlamıyorsam nod
diye bir durum vardı. rpg nin temellerini o şekilde atmışlardı. benim
oynama fırsatım olmadı ama oynayanlar için bambaşka bir alternatifti.
düşüncelerimiz artık bizi fiziksel evrenden ayırır hale geldi. sorular
soruldu. gerçeklik nedir? gibi. buna bir sürü açıklama getirildi ama bir
yere varmadı. bu durumun geçiş dönemini tanımladığını düşünüyorum
aslında. bu dönem geçmeden önce işlerin rayına gireceğini çok da
düşünmüyorum açıkcası. varlığımızı bu tanımlayacaktı belki ama bu işte
bir yanlış vardı. sıkıntılı olan yalnızlaşma değildi belki ama
gerçekliğin artık tanımlanamaz oluşuydu. bir sürü değer ve bir sürü
kavram var. sanal dünyada bunlar artık gerçek hale geldi. belki de
"tron" gerçekti. olması gerekenlerden biriydi belki de. pi filminde
olduğu gibi bir yerden sonra makineler bilinç kazanıyordu. matrix de çok
güzel işlenen bir konu olmasına rağmen, bize çok çok uzakmış gibi başka
altenatif dünyalar ortaya çıktı. inception da olduğu gibi rüyaların
esiri olan insanlar vardı artık.
zamanla belki her şey
daha net gözükecek ama görmeden önce neler olup bittiği hakkında bir
fikrimiz olmayacak belki de. düşüncemizin varlığı bizi biraz daha
yaklaştıracak. neye? gerçekliğe? sanmıyorum. artık gerçeklik hangi
kalıplarda tanımlanacak o konuda da bir fikrimiz yok artık. sanal
hayvanlar vardı bir zamanlar. onları besliyorduk. onları
yetiştiriyorduk. düşüncemiz artık bizi nereye taşıyor görmek gereçkten
garip. sanal hayvanlar gerçekten eğlenceliydi ve birara herkeste
bunlardan bir tane vardı. bizimkinde ise 9 tane hayvan vardı. biri
öldüğü zaman diğerine geçiyorduk. bu şekilde devam ediyordu. oyalanacak
bir şeyler her zaman vardı. tetrisler gtibi. benim hala bir tetrisim var
ve oynamak cidden çok keyif veriyor. herşey böylece ortaya çıktı
sanırım. oyunlar artık 3d şekillere girdi ve artık çıta biraz daha
yükseliyor.
matrix
2 çekilirken röportajlarda oyuncular şöyle bir cümle kurmuşlardı. "çıta
artıuk o kadar yükseldi ki, ne olacağı ya da olduğu hakkında bizim de
bir fikrimiz yok." bu gerçekten çok garip bir cümle. milenyumu
tanımlayan motto belki de bu olacak. biraz daha araştırma ile nelerin
olduğunu daha net görebiliriz. görebilecek gözlerimiz olduğu sürece ve
gerçekliği doğru şekilde tanımlarsak sanırım görebiliriz. göremezsek
sanırım o gerçeklik bizim gerçekliğimiz olmuş ve dünya artık orada
yaşıyor demektir. belki makineler belki simulasyon, belki farklı
kavramlar. ne olduğu hakkında bir fikrimiz olmasa bile herşey
beklenmedik bir ivme ile ilerliyor.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder