yalnızlığın öyküsü sanırım bireysellikle başlar. bir yerden bir yere taşıdığımız düşünceler bize gerçekliği sunabilir. gerçeklik dediğimiz kavram bazen beynimizin içindeki dünyada varoluyor. gerçeklik olarak küçük elektriksel sinyalleri takip ediyoruz ve kafamızda bir şekil meydana geliyor. etrafta çok fazla spiral ve belli oranlar varsa, bu durumu izah etmek hiç de kolay olmuyor. maddenin arkasındaki gerçekliğe bakamıyoruz. sadece somut kanıtlar ile bazı şeyleri tartıyoruz. biz anlamasak bile insanoğlu bazı şeyleri anlıyor. herkes birbirinden bağımsız parçalar halinde bütüne bakmaya çalışıyorlar. nereye vardığı ya da varacağı çok önemli değil. sadece bir yolda ilerlerken gördüklerimizi bu olayların yansımasını oluşturuyor. mücadelemizi buraya taşıyor belki de. nasıl davranmamız gerektiği bu düşünceler etrafında şekilleniyor. düşündüklerimiz bize yeni kapılar açıyor. bu kapılardan geçtikçe daha fazla kapı açılıyor ve gelecek ya da geçmiş dediğimiz döngülere bu kapılar sayesinde kapılıyoruz. "an" ı yaşamak herkesin gerçekliği değil sanırım. sürekli ya geçmiş ya da gelecek için kaygılardan oluşan bir hayatımız var. bu hayat bu döngüde devam ettikçe çok da fazla şey beklememeiz gerekiyor. sadece keşfettiğimiz bazı değerleri ayağa kaldırmak gerekiyor.
düşücneler bazı zamanlarda çok sancılı şeyleri tetikleyebiliyor. gerçek olmayan şeyler, paranoyalar, obsesif yaklaşımlar. bize istediğimizi vermiyor elbette ama bazen mutlu olmak için bunları gözardı etmemiz gerekiyor. sistemleri bu şekilde yağa akaldırabiliriz. dengeler bu kavramlar üzerinden canlanırken, nasıl algıaldığımız çok önemli aslında. elimizde bir değer var ve bu değere göre bir pay biçiyoruz kendimize. aynı döngüselliğe sıkışıp kalarak, yeni şeyler üretmeden, öncekiler sonrakiler arasında sadece bir köprü görevi biçiyoruz kendimize. saçma sapan düşüncelerin etrafında şekillenen düzenler, bize belki alternatif oluşturuyor. nasıl algıladığımız gerçekten önemli.
bazen mutlu olmak için anlamsız gelen şeyleri yapıyoruz. hayatta daha sağlıklı olmak için vazgeçmemiz gerekenlerden bir tanesi de sigara. sigara içmeye devam ettikten sonra kölelikten başka bir şey kalmıyor geriye. yediğimiz yemekler, içtiğimiz su bile aynı tadı vermez oluyor. saçma sapan toplumsal dengeler ile ergenlikte insanlar farklı olduğunu göstermek için bu maddeye başlıyorlar. kullandıkça anlamsız görüntüler oluşuyor. sesleri çıkartıp sadece görsel olarak sigara içen birini izlemek çok komik. elinde tütünden yapılmış bir madde var, bunu ateşliyor ve dumanını içeri çekip, dışarı veriyoruz. ne kadar aptalca! kullanan için öyle gelmiyor ama. samki bir amacı varmış gibi yoluna devam ediyor. kendine ait bir düzeni var ve manasız bir şekilde içindeki boşlukları kapatıyor.
keskin bir irade ile bu sorunlar geride bırakılabilir ama insan denemekten de yoruluyor bazen. anlamsızlık bu yolda devam ediyor ve geriye bir şey bırakmıyor. garip döngüler hala devam ediyor ve arkasıda kalan sadece küller.bu evreleri aşabilmek için belirli motivasyonlara ihtiyacımız var. bunlar film, kitap, müzik üçgeninde dönüyorlar. bu döngünün içine girdiğimiz zaman çok fazla benzer şey kuruyoruz kafamızda. aynı olgular sürekli dönüyor ve bir yere bırakmıyor aslında. kirlenmekte böyle bir yerde. kirlendiğimiz zaman ve obsesif sendromlar arttığı zaman elimizde çok fazla seçenek kalmıyor aslında. düşündüklerimiz bizi sıkıntıya sokuyor sadece. geride anlamlı tek bir kanıt bile kalmıyor. ha kalması önemli mi? elbette değil ama başlangıçlar ve sonlar üzerinden konuşuyorsak, bunların bir geçerliliği olmalı.
evrende bir düzen var ve temel bazı kurallar var.alternatif spiritual yaklaşımlar, bunların aşılabileceğini gösteriyor. maddesel şeyler ise bunun tam tersini söylüyor. bu kuralları aşamazsınız diyor. belki biri doğru, belki diğeri ya da her ikisi de. peki bu doğrular bizi nereye götürüyor. genelde hiçlik içine hapsediyor bazı kavramları. bunlar devam ettikçe de biz kendimizden uzaklaşıyoruz. uzaklaştıkça yalnızlaşarak, kendimizi buluyoruz. bu gerekli mi? elbette değil ama bir yerde gerekli olmalı. benzer değerler üzerinden bir yere varmamız gerekiyor. bunu kavrayabilirsek, o zaman daha farklı davranabiliriz bazı değerlere. nasıl algıladığımız gereçkten çok önemli bu noktalarda. bazen bir alışveriş merkezi bile bize huzur vereibiliyor. temel olan şey mutluluk ve huzur sanırım. insan bunları hayatında yakalayabilirse, başka kapıların arkasındakileride görebiliyor, görmese bile çok da önem arzetmiyor onun için.mücadele her alanda devam ediyor. başlangıçlar ve sonlar olarak tanımlıyoruz bazı şeyleri. yazılarımızı ya da düşüncelerimizi bu ölçeklerden şekillendiriyor. döngüselliğin en kötü tarafı da bu sanırım. sürekli benzer cümleler, sürekli benzer kelimeler. mantralar halini alıyor bir yerden sonra.
mantralar neden önemlidir? sürekli tekrarladıkça bir yerden sonra gerçek hayatın içinde yansımalar bulabilir kendine. nasıl baktığımız önemli burada ama gerçek hayatta yansımalarının olması sanki daha da önemli. kendimizden sıyrılmalıyız. manasız isteklerimizi min a indirerek yol alabiliriz sanırım. kafamızdaki dünya ile gerçek dünya arasında bağ kurabilirsek, bizi anlamlı bir yerde barındırabilecektir. düşündüklerimiz ve yaklaşımlarımız bu olayların temelini gösterse de, mevzunun içinde dallanan budaklanan bir sürü detay var. her detay önemli bir sistem kurarken. çok dikkatli gözlere sahip olmak gerekiyor. eğer bu algıyı oluşturabilirsek, mücadelemeiz daha anlamlı bir yerde devam edecektir. herkesin hayatında olduğu gibi bizim hayatımızda da ihtiyaç duyduğumuz temel şeyler var. bazen kalem, bazen cd, bazen kitap, bazen kağıt. bunlar yeni zamanın bize sunduğu nimetler. bu nimetler olduğu sürece akan düşüncelerin anlamı daha da net oturacaktır. döngüselliğin güzel tarafı da bu sanırım. herhangi bir konudan bağımsız olarak hareket edebilmesidir. bunu kavrayabilirsek, hayatımızdaki hareketler de daha matıklı olacaktır. önemli olan da zaten işlevsel olan şeyler değil midir?
nesnelerin kirlenmesi ve neslerle gelen kötülük. hepsi obsesif düşüncelerin sonucu. temizlenmenin gerçek anlamı ne ? manevi temizlik ne demek? ruhumuz ne zaman huzur bulacak. bu döngülerin burada bir anlamı yok aslında. sadece bakış açımızı bir yere taşımakla ilgileniyorlar. bizi takip eden ya da bizim üzerimizden insanlığı tanımlayanlar için net gözlem araçları oluyoruz.
bir şekilde para kazanmamız lazım. bunun içinde isteyerek ya da istemeyerek belli kavramları oturtmamız lazım. bunu net olarak tanımlayabilirsek, bizim için manalı olacaktır. para kazanmak demek her zaman istediğiniz işi yapmak değildir. bazen para kazanmak sevmediğiniz işlerde zaman harcamak demektir.bu dünyada herkes o kadar şanslı değil. şansı kendi içinde yakalayanlar, çok fazla çalışanlar oluyorlar. bunu başarabilenler için belli sistemler kendi içinde bir düzen oluşturuyor. manalı ya da manasız bir yere götürüyorlar bunları. hayatımızda para kazanmak için olumlu bir poziston var ise bu motivasyonun içinden geçiyor.
do your work. don't be stupid...



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder