katı düşünce sistemleri nihai kararlar verirken daha etkili olabiliyor sanırım. katı disiplinler, gerek savaş sanatları olsun, gerek borsa olsun, taviz vermeden devam ettikleri için daha net sonuçlara ulaşabiliyorlar. bu hayattaki en üzücü şeylerden birisi de yarım bırakmak ya da vazgeçmek. eğer bir şeyden bezmişseniz ve devamını getiremeyecek durumdaysanız pes edersiniz. bu hayatın her alanaında böyledir. başarıyı yakalayanlar, pes etmeden yollarına devam edenlerdir. düşünsel olarak devam ettirebiliriz evet devam edicem, evet başarıcam gibi sözler etrafta duyulmaktadır. gerçek olan ise bu insanların pes etmesidir. bıraktıktan sonra bir şeylerin anlamı yoktur aslında. sadece devam etmeye güçleri yoktur. bakış açıları buna göre şekillenmiştir. devam etmenin ve içsel motivasyonu sağlamanın bir sürü yolu vardır. bunları iyi gözlemleyerek yakalayabiliriz. eski kavimlerin ya da milletlerin, hayvan figürleri vardır. hayvanların davranışlarına göre kendi kültürlerini şekillendirirler. bazıları ejderha, bazıları kurt, bazıları ise fili seçerler. buna göre tanrısal ya da ,insani düzlemde kendilerine örnek alacakları bir figür yaratırlar. bu durumun illaki mantık çerçevesinde değerlendireilecek bir durum değildir. insanlar sadece kendilerine yol gösterecek ve davranışlarını kopyalayacakları bir figür oluştururlar. bu da belli bir yere sürüklemektedir toplumsal olayları. bunun eşiğinde totemler ve şaman kavramları ortaya çıkar. totemler bir nevi yerel tanrı figürüdür ve şamanlar aracılığı ile iletişim kurduklarına inanılır.
eski insanlar ile yeni nesil insanlar arasında çok da büyük farklılıklar yoktur. sadece kültürleri ve inanışları farklıdır. bu kadar küçük bir farkın olması da çok önemli değildir. yapısal olarak düşünceleri aynı yerde dolanmaktadır. yazı yeni keşfedildiğinde taş tabletlere yazdılar düşündüklerini. kağıdın icadı ve matbaa ile olaylar bambaşka bir boyuta yükseldi. artık düşüncelerimizi kayıt altına alabiliyorduk. bir anlamda gelişmiştik artık. farklı bir algı ile yolumuza devam ediyorduk. bu da bize isten,ilen şeyi vermektedir aslında. nasıl algıladığımız çok önemlidir bu noktada. artık birikimlerimiz vardır. ilginç bir araştırmaya göre her 5 senede insanoğlu tüm bilgisini iki katına çıkarmaktadır. bakalım kurduğumuz bu medeniyetler ya da kültürel farklılıklarımız bizi nereye götürecekler. her alanda olduğu gibi sembolik kavramlar bizim için değerlidir. ülkesel bazda ya da yöresel anlamda bir sürü figür hayatımızın içindedir. bileklikler gibi mesela. çok enteresan inanışları beraberinde getirir. nesnelere yüklediğimiz bazı anlamlar bizi toplumsal anlamda motive etmektedir. bunu nasıl beceriyoruz bilmiyoruz ama bu küçük renkler ya da semboller, hayata daha fazla anlam katıyor. şans ve şanssızlık gibi. aslında olan şeyin bunlarla pek bir alakası yok. sadece olmaya devam edenler var. akarsu gibi sadece akıyor. yollarını kendi oluşturuyor aslında.
eskiden gökyüzüne bakarak bir çok şeyi anlamlandırmaya çalıştık. yıldızlara baktık, insanların kaderleri ve hayatları hakkında yorumlar okuduk. bizi farklı inanışlara sürükledi. bir çoğu belki günümüzde mantıksız gibi gelse de aslında mevcut olan durum o şekilde değildir. bunun da çok bir önemi yok aslında bu noktada. önemli olan bizim hangi anlamları yüklediğimiz. toplumsal figürler hala hayatımızda olduğu için, çok da fazla detaylıca bunları düşünmenin bize kazandıracağı bir şey yok. sadece olan şeyler var ve hepsi döngüseller. aşk gibi. aşık olursun ama kimse sana aşık olduğunu söylemez. bu böyledir aslında. bakış açılarımızı bu anlamda başka bir yere taşıyabiliriz. nesnesel anlamdaki motivasyonları bazen min a indirmek, alternatif kapıların açılmasını sağlayacaktır. figürler önemli ama hayatımızın tamamını kaplamasına izin vermemeliyiz. şans gibi şeylere, evet inanabiliriz ama hayatın gerçeği bu dur demek çok da mantıklı gelmiyor aslında.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder