26 Aralık 2011 Pazartesi

mevsimler

iliklerimize kadar soğuğun işlediği bu günlerde, bu havalardan keyif almak herkes için ayrıcalık olmasa bile ufak bir kesim için ayrıcalık. huzuru aradığımız bu zamanlarda, kalbimize ferahlık veren bir düzlem içinde yer almakta. hava daha da soğudukça alınan haz da artacaktır. yağmur ya da kar ne yağıyorsa, soğudukça her yer, alınan keyif daha da fazla olacaktır. kafamızı rahatlatacaktır. mevsimsel olarak belirli hormonların daha çok ya da daha az salgılanması ile sıkıntıya gireriz. depresyon başlangıcı olabilir bu mevsimsel değişimler. bizi başka bir formata doğru sürüklerler. etraftaki havanın kokusu bile bizi farklı bir düzleme sürükleyebilmektedir. deneme yanılmaya gerek kalmadan, depresyonda olduğumuzu net olarak anlayabiliriz. bazen aldığımız ilaçlar bizi rahatlatır. bakış açımızı da bazen değiştirebilmektedir.

soğukla depresyonun ortak bir noktası var mıdır? bazen evet, bazen hayır. önemli olan nasıl hissettiğimizse, soğuk havalar bizi mutlu da hissettirebilirler. nasıl algıladığımızdır önemli olan. geçiş süreçlerini başlatırlar ya da olması gerekene doğru hareket ederler. net olarak cevaplayamayız. bunlar biriktikçe bizi daha güçlü ya da daha güçsüz yapmaktadırlar. bunların birleşiminde biz de kendimizi daha huzurlu yada daha rahat hissederiz. mevsimler önemlidir. başka ruhlara geçiş yapmamızı sağlarlar. bazen daha hüzünlü, bazen daha mutlu. ne olacağüının çok da önemi yoktur bu düzmlemde. önemli olan o değişimdir. değişim oldukça kendimizi daha rahat hissederiz.





tasvirler ile bir dünyayı tanımlamak gerçekten güç. çok fazla detay ve çok fazla değişken var. büyük yazarlara baktığımızda tasvirleri çok fazla kullanırlar ama bu durum gerçek dünyayı tanımlamak için yeterli olmayabilir. tolkien e baktığımızda inanılmaz tasvirler ile orta dünyayı tanımlamaktadır. yeterli midir? elbette yeterli değildir ama kafamızda bir dünya oluşturur. başarısı buradan kaynaklanmaktadır. bir gündemi vardır ve o dünyada yaşananları daha güzel anlatabilmektedir. unutulmuş diyarlar serisi için de aynı şey mevcuttur. yaptığımız şey başka dünyaları ya da alternatif evrenleri tanımlamaktır. bunun için yeterli olmasak bile mücadele ederiz. bir yerden bir yere taşırız bunları. yapmamız gereken de budur belki de. bundan da tam olarak emin olmayaız. elimizdekileri kullanmak da diğer dünyaları tanımlamakta bize bakış açısı sağlar. bu bakış açısı bu dünyayı daha fazla gözlemlemekle alakalıdır. daha fazla gözlemledikçe, daha fazla yoruldukça kafamızdakiler de farklı bir yere oturur.






dünya o kadar karmaşık bir yer ki, o kadar fazla detay var ki, bunları birleştirmek cidden güç. dünyada 100 milyon tane tür yaşıyormuş. böcekler, kuşlar, kedigiller ve daha saymadığımız bir sürü detaya sahip hayvan. böcekler için ise söylenebilecek hiç bir şey yok, binlercesi hatta milyonların ötesindekiler. karıncaların dünyasına ise bernard werber ile girdik. orada bile o kadar fazla detay var ki, anlamak cidden güç. nasıl olacağı belirisiz aslında. kafamızda döndürdüğümüz bir gerçeklik var ve bu gerçekliğe sıkı sıkıya bağlıyız. kendimizi bu şekilde tanımlayarak, alternatif dünyaların kapılarını aralıyoruz.

bu dünya ya da tanımladığımız alternatif dünyalar, hepsi de bir varoluşu yeniden isimlendirmek için. bu dünyadaki sıkıntılarımızı azaltmak ya da aloternatif dünyalar ile pekiştirmeık için. her zaman arayış mutluluk üzerinden. bunu tanımlayabildikten sonra, herşey belki de daha farklı olacaktır. daha farklı olanı anlamak için mücadele etmeliyiz ve bir yere taşımalıyız. her zaman aynı döngüde durmamak için alternatif kapıları aralamalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder