Düşünceler sürüklenirken bir yere varmasını istemediğim algılar da ortaya çıkıyor. Bu algıların olması bana hayatın normal akşını hissettirse de, aslında öyle olmadığını biliyorum. Dün gece travmatikti. Nietzsche belgeseli izledim. Baya baya üzüldüm. Nietzsche'yi okumak ya da izlemek beni her daim üzmüştür. Midem fenaydı ve gece kustum. Bunlar üst üste gelince kendimi garip bir gecede buldum. Gece 4:30 a kadar sıkıntılarım geçmedi. Ondan sonra bir şekilde uyudum. Buhranların olması çok anormal değil belki ama sıkıntılardan sonra açılan kapılar da mevcut. Bunu görebilmek insanı biraz mutlu ediyor açıkcası.
Hayatın tuhaf taraflarını görmek ve bunların içinde karmaşık düşünceler ile yaşamak cidden tuhaf. Hayatın bulanık yüzü insanı hiç mutlu etmiyor. Aksine fazlasıyla üzüyor ve bir şekilde üzmeye devam ediyor. Neden böyle sorusunun cevabı bende yok. Olmasına da gerek yok. Hayat böyle ve hayat iç çekişler arasında yer almaya mahkum gibi. Bazı şeyleri çok uzattığımın ve döngüselliğe girdiğinin farkındayım. Bu döngüsellikten kaçamıyorum. Ara ara başka şeylere odaklansam da, tekrar eden düşüncelerde bir güç buluyorum. Bu gücü anlamlandırmaya çalışıyorum ve ona farklı anlamlar yüklüyorum.
Buhranların zaman içinde azalmasını istesem de hiç öyle olmayacakmış gibi geliyor. Sıkıntı hayatın içinde ve sıkıntı düşüncelerde. Bu düşüncelerden uzaklaşmadığımız sürece aynı döngüde olmaya devam edeceğiz. İşin tuhaf tarafı bu sanırım. Uzaklaştıkça daha fazla uzaklaşıyor insan. İnsan olmanın gereği de bu sanırım. Bir şekilde uzaklaşmak ve yeniden yaklaşmak. Başka türlü açıklanamazdı zaten.
Hayat bambaşka seçenekler sunsa da, hayatın içinde olan gerçeklik başka. Bunu net bir şekilde görebilmek lazım. Bunu görebilmek içinse daha fazla okumak ve üzerine çalışmak lazım. Okumalar böyle zamanlarda daha değerli oluyorlar. Bunu gördüğümüzde yapmamız gereken şey açık aslında. Daha fazla efor sarfetmek ve bir yere taşımak. Düşüncelerin geldiği yer bu olduktan sonra yapacak çok da bir şey yok açıkcası.
Uzak kalınan zamanlara atfen söylenen ya da yapılan çok şey var. Kriz anlarında ortaya çıkan düşünceler gibi. Bunların o buhranla beraber yürümesi tuhaf cidden. Kaçış yolları o kadar az ki. Kaçamadıktan sonra elden gelen başka bir şey de yok açıkcası. Orada olanı anlamaya çalışmaktan başka. Anlamlandırmak her zaman mümkün olmasa da, anlamlı kılınan şeyler olacaktır. Bunlar en doğal haliyle oradalar ve orada olmaya devam edecekler. Düşünceler hiç bir zaman uzak kalmaya meyilli değildir. Bu düşüncelerin olması ise sadece içimizdeki buhranla alakalıdır. Bu buhran azaldıkça sonuçlar daha iç açıcı olacaktır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder