1 Temmuz 2012 Pazar

Karışıklık

Kafam karışmaya başladığı zaman evde kalmak en iyi yaptığım şeyler arasında. Bir başlangıç arıyorsam eğer, bu başlangıcın bir yansımasını kendi içimde bulmaya çalışıyorum. Herkesin kendine ait bir yöntemi vardır. Bu yönetemler ya da ritüeller zaman içinde kendilerine bir bilinç bulsalar da, zaman içinde olan şeyin zararı yoktur demek en kolay çözümler arasında.

Başlangıçlar ve sonlar bir arada yer almaktadır. Bu bir arada oluş, hayata baktığımız yerin niteliğini niceliğinden daha çok ortaya koymaktadır. Varoluşumuzu tanımlayan şeyler arasında da yer alabilir aslında. Kendime bir hayvan almak istiyordum. Bir anlamda kendime dost olacak bir yoldaş. Muhabbet kuşu almaya karar verdim. Fiyatlar hesaplı. Yeni bir dost edinmek için gözden çıkarılabilir şeyler arasında. Sevgiyi hayvanlar daha kolay hissediyor diye düşünüyorum.

Bugün yazmam gereken şeylere pek zaman ayıramadım. Bu zamansızlık mevzusu canımı biraz sıksa da, elimden geldiğince yarın kapatmaya çalışıcam durumları. Bir yola girdik ve bu yol bizi bir yere götürecek. Öyle ya da böyle bir sonuç olacak. Akademik kariyer anlamında da düşüncelerim netleşti. Ne yapmam gerektiğini şimdi daha iyi biliyorum. Bunu öğrenmem benim için çok faydalı oldu. Nasıl bir yerden başlamam gerektiğini ve nasıl ilerlemem gerektiğini şimdi daha kolay seziyorum.

Kafa karışıklığım su yüzüne çıktığı bu zamanlarda cidden içimden hiç bir şey gelmiyor. Birşeylerin gelmesi için kendimi zorluyorum. Bu dönemlerin sonu çok verimli oluyor nedense. Sonlardaki verim genel olarak hiç bir şeyde olmuyor. Süreçler sanırım beni bir yere taşıyor. Bu süreçlerden sonra yeni olarak ne çıkmış olacak orası enteresan aslında.

İmkanları kullanma mevzusuna bir ara çok takılmıştım. Bu yüzden 1 gb'lık mp3 çalarımı değiştiremiyorum. Daha kapsamlısına sahip olabilirim ama bundan da yeterince verim alıyorum. Önemli olan verim almaksa, piranha işimi fazlasıyla görüyor. 4. senesine girdi alet. Fiyat zaman uyumunda deliler gibi işliyor.

Kafam bu sıkıntılı zamanlarda sürekli bir şeylere takılıyor. Olması gereken ya da eskiden olan, sürekli canımı sıkan şeylerin ekseninde ilerleyen döngülerden oluşuyor. Kendimi tam olarak açma ya da ifade edebilmede çok başarılı olduğum söylenemez. Başka konularda fikir yürütmede ama üstüme yoktur. Dikkatim bazen eksiliyor, bazen tamamen dağılıyor. Kafamın karışıklığını bu şekilde yaşamak, sadece can sıkıcı. Neye nasıl odaklanmam gerektiğini tam olarak bilemiyorum bu durumlarda. Belkide tamamen dikkatimi dağıtmaya odaklanmalıyım. O zaman ortaya bir şeyler çıkar ya da çıkmasını umabilirim.

Bazen hayatın biraz uzağına düşmüşüm gibi hissediyorum. Unutulacak kadar değil belki ama bir şekilde uzağına. Bu uzaklıklar kafa karışıklığımın arkasında yatan gerçek sebeplerin birleştiği bir yeri tanımlıyor. Bu birleşimler ise daha fazla acıyı da beraberinde getiriyor. Anlaşılmamak herkesin problemi bir anlamda ama çok can sıkıcı durumlar içinde anlaşılmamak ekstra yoruyor insanı.

Döngüler içine hapsolmak gibi. Bu döngülerden uzunca bir süre kopamamak gibi. Kopmaya çalışmak ve zamanında başarısız olmak gibi. Şu günlerde daha iyiyim. Daha odaklanmış haldeyim. Odaklanmış ve kararlı olmak, bir sürü şeyi çözebilecek gücü de beraberinde getiriyor. Bu güçle beraber insan yeniden ayağa kalkabiliyor. Ayağa kalkmak ve mücadeleye devam edebilmek önemli. Önemli olan bir sürü detay gibi, bu mevzular da etin içinden çıkan kemikler gibi anlamlı. Anlamsız olan ise saçma sapan döngülerden kurtulamamak.

Başarı bir şekilde çalışabilenler için geliyor. Bunu net olarak görebilmek için sorunlardan ya da sıkıntılı düşlerden uzak kalmak gerekiyor. Bu uzaklık aslında içimizde yansıyandan çok da bağımsız değil. Yansıyanın kendine ait bir bilinci varmış gibi. Bu bilinçle beraber olmasını istediğiniz şeylerin gecikme durumu var. Aynen şu anda olduğu gibi. Yapılması gereken şeyler ve onlardan uzaklaşmak. Uzaklaşmayı daha net tanımlamak zor elbette. Kafa karışıklığını Muse tanımlamıyor. Muse da dinlemem aslında ama dinlediğim konseptten uzaklaşmak, iyi gelebilir diye düşündüm. İyilik kötülük seçimlerde aslında ama bazen rahatsız edecek kadar bizim seçimlerimizden uzakta kalabiliyor. Bu uzaklık pazar günlerdindeki 90'ları tanımlayan tek gerçeklik gibiydi. Her aile ve ev için neredeyse aynı sonuç geçerliydi. Elimizdekini o zaman daha net görüyorduk. Bizimkiler vardı. Sabri bey ve Cafer ile hayatımız daha da renkleniyordu.




Kafamızdaki projeleri gerçekleştirebilmek için daha fazla çalışılması gerektiği ortada. En azından benim ne yapmam gerektiği ortada. O yüzden fazla uzatmadan kafamın karışıklığına bir çözüm bulmalıyım. Bunlar elbette rutinler. Olan şeyler de rutinler arasında. Rahatsız edici tarafı da o aslında. Böyle olmasa daha iyi olurdu denebiliyor. Kafamızdaki karışıklığın kaynağından daha uzağa gitmeliyiz belkide. Uzaklaşmak derken, zihinsel olarak uzaklaşmayı kastediyorum. Zihinsel olarak yapılan şeylerin bazen fiziksellikten daha farklı bir güveni oluyor.

Biraz daha zaman ve odaklanma ile işler daha rayında olacak gibi. Sadece biraz daha zaman. Olayları değerlendiriş ve yaklaşımlardaki olumlu durum artarsa, o zaman söylenecek ya da yazılacak farklı şeyler olacaktır. Biraz daha zaman lazım. Kendime muhabbet kuşu alırsam, hayvanların verdiği dinginlik ile yoluma devam edebilirim. Bu da benim açımdan olumlu olacaktır. Kafamdakilerden uzaklaşıyorum artık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder