Yazmak, herhalde dünyadaki en güzel eylemlerden bir tanesi. Okumakta belki öyle ama yazmak daha özel. Daha öznel bir tarafı var yazmanın. Zaman içinde kendini ifade edebilmek ve nereden nereye taşındığını net olarak görebilmeyi de, kendi içinde barındırıyor. Kendine ait bir ruh ve kendine ait bir nefes. Bunu farkedebilenler içinse olması gerken şeyler belli. Nereden nasıl yaklaştığımızla pek alakası olmayan bir yerde ve tamamen kendi içine kapanık. Kafamızdaki soruları kendi kendimize yanıtlamamız gibi. Kendi içinde döngüsel, kendi içinde karmaşık ve fazlasıyla içsel. Nefes alıyor sanki. Kendine ait bir nefes varmış gibi. Bu zaten hepsinden daha özel kılıyor bu durumu. Ben yazmaya başlayalı 5 ya da 6 sene oldu. Ondan öncesinde sadece okumakla yetiniyordum. Başkalarının yaptığı gibi kendime mail atmazdım yazdıklarımı. Sadece okurdum ve düşünürdüm. Sözlük ile başladı yazma macerası. Öncesinde okuyarak bir şekilde idare ediyordum. Sonra biraz zaman geçince, yazmanın büyüsüne kapılır buldum kendimi. İlk zamanlarda adam gibi bir şey yazamadım. İlk zamanlarda adam gibi kendimi ifade edemiyordum. Yanılsamalarım vardı hayata dair ve kafam çok karışıktı. Kafamın karışıklığı çok da geçmiş değil ama şimdi daha net görebiliyorum bazı şeyleri. Nasıl karar vermem gerektiğini net olarak görüyorum. Bu da önemli bir detay aslında. Ha gördüğüm şeylerin tamamını uygulayabiliyor musun ? diye birileri sorsa, cevabım tabiki hayır olurdu.
Yazma fikri başladıktan sonra ilk başlarda sözlükle idare ediyordum. Daha sonra blog maceram başladı. Öncesinde bloga sadece düşüncelerimi yazardım, öznel bir şey katmadan. O anda aklımda ne varsa onları aktarırdım. Düşünceler vardı ama bana dair hiç bir detay yoktu. Bir süre geçtikten sonra şimdiki duruma doğru evrildi. Artık günce tutar gibi de yazmaya başlamıştım. O gün içinde olanları da anlatabiliyordum. Kafamda geçen bazı mevzuları, düşündüklerimi ve bir nebze planlarımdan bahsedebiliyordum. Bu planlar biriktikçe anlatacak bir sürü şeyim oluyordu. Bazıları için tamamen mantıksız gelebileceğini biliyorum ama yazmak böyle bir şey. Yazmak demek ya da yazmakla ifade ettiğim şey yazarlık değil, sadece yazma eylemi. Sadece bu eylem olunca, iyi ya da kötü bir durumdan bahsedilmez. Sadece olan durumun aktarımıdır bir anlamda. Bunun içinde kendime pay biçmiyorum, ben sadece içimden geleni yapıyorum. Kendimi burada ve bunları yazarken buluyorum. Bu da benim açımdan keyifli. Öncesini düşününce. Bloga baktığımda 100'ün üzerinde yazı var. Benim geçmişten geleceğe uzanan 6-7 aylık serüvenimi anlatıyor. Bu anlamda fazlasıyla yeni. Yeni olması ise beni apayrı bir keyfe sürüklüyor. Nereden başlarsam başlayayım, sonunda o hazza doğru giden cümleler kuruyorum. Yazmanın doğasında sanırım bu var.
Artık daha fazla noktalama , büyük harf uyumu ve boşluk gibi kurallara dikkat eder oldum. Çünkü bir başkasının yazdığını okuduğumda, aradığım şeyler genelde bunlar oluyor. İnsanların bir çoğu buna dikkat etmiyor. Benim en başta dikkat etmediğim gibi ama zamanla öğreniliyor. Onların da öğreneceğini biliyorum. Yazmak bir macerayı tanımlıyor. Bir serüvenin altını çiziyor kısaca. Başlangıçta varolan ve sonuna ya da sonsuza kadar gidecek olan bir eylem var ortada. Benim için bu sonsuzluk geçerli olmasa bile insan ırkı için uzunca bir süre devam edecek olan hadise. Kafamın karışıklığı hala gitmiyor ama elimden de bunu düzeltmek için yapabileceğim bir şey gelmiyor. Sadece bakıyorum. Bakmak yerine bende bir şeyler yazmayı tercih ediyorum. Yazılan şeylerin önemi de burada ortaya çıkıyor zaten. Bu anlamda hepsi önemli detaylar. Algılanması gerektiği gibi yaklaşanların içinde bulundukları farklı bir durum yok aslında. Sadece bir çaba var birileri için ve o çaba devam diyor. O çabanın olduğu yerde hala umut vardır diye düşünüyorum. Kendimi de o umutların olduğu yerde görmek istiyorum. Çabalarımın ya da hayata yüklediğim anlamların kaynağında bunlar var. Bu kaynak olan şeyler bizi bir yerlere daha kolay yetiştiriyor. Elimizdekini daha anlamlı bir şekilde tanımlıyor. Olması gereken şeyler bunlar aslında. Bu açıdan baktığımızda hepimiz için mantıklı bir yol vardır. Bu mantıklı yol içinde de her zaman umut olacaktır.
Yazmak umutları yeşerten bir uğraş. Herkesin kafasında farklı algılar ve farklı kalıplar olabilir. Bu kalıplardan ziyade, geride kalan şeyler bu düzlemde ifade edilebiliyor. Bizi farklı kılan şeyler de bunlar aslında. İçimizdeki boşluğu ortadan kaldıran ve bize umut veren detaylar. Bir kitap ayracı bile bize çoğu zamanda umut olabilir. Bunları doğru gördükten sonra geride kalan şeylerin de çok fazla önemi yoktur. Önemli olan bizim mücadelemizdir. Kafamın karışık olduğu yerler hayatın merkezinde olan bazı olaylar ile ilgili, geride kalan şeyler içinse kafamda netlik söz konusu. Kafamı karıştıran şeyler ise bu gibi zamanlarda canımı sıkabiliyor. Uzaklaşmak için yazıyorum bende. Yazdıkça bir nebze daha ferahlıyorum. Zehri akıtmak gibi, zehri aktarmak gibi. Bunların birleştiği yerler yazı yazmanın içine çıkan yolları tanımlıyor. Yazıları tamamladıkça bir parça daha umut yeşerecek. Bu umut diğerlerinden farklı olacak çünkü gücünü harflerden ve kelimelerden alıyor olacak.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder