8 Temmuz 2012 Pazar

Sıradan Bir Gün

Bugün yine sıradan bir gün olarak başladı. Daha fazlasını şu an için beklemiyorum zaten. Kafamı tam olarak toparlayamadığımdan, sipariş ettiğim kitaplara da tam olarak başlayamadım. Bazılarının tam olarak elimde olması lazım ki, ben rahat rahat okuyabileyim. Böyle manasız döngüler içindeyim. Bir amacım var hayata dair ama şu an için o amacın baya gerisindeyim. Yazmaya devam ediyorum. Kurgu bir şekilde ilerliyor ama daha fazlasını yapmak lazım. Yeni kitapları sipariş edersem, kafam biraz daha rahatlayacak açıkcası. Edebiyathaber diye bir site keşfettim. Cidden müthiş şeyler varmış içinde. İnsan okudukça daha fazla keyif alıyor bu detaylardan. Sartre ile bir söyleşi de var. Bir sürü insanlar söyleşi var ama Sartre'de onlardan birisi. Detay anlamında çok keyifli detaylar ile bezenmiş bir site. Kütüphane ve yazarların çalışma odaları ile ilgili fotograflar inanılmaz cidden.

Hayattan bir şekilde haz almamız gerekiyor. Ben bu hazzı okumak ve gezmeyi amaçlamakta buluyorum. Tam olarak Yolda'yı okumadan, gezmek ile ilgili kafamda düşünceler olsa da, beni biraz o harekete geçirecek gibi. E-book olarak elimde var ama kitaptan okumayı yeğliyorum. Bu devreden düşüncelerin bir anlamı olmalı. Yoksa bu kadar sık tekrar eden ve devreden düşüncelerin manasız olduğunu düşünmek, aptalca olurdu. Geçmişe ve yapılan hatalara bakıyorum da, bu hatalar olmadan da bir şey öğrenilmiyor. Bu açıdan mantıklı ama üzücü ve yıpratıcı bir kısmı. Dibi görmek ve hiçbir şey yapmadan geçen zamanlarda varolmak. İnsanı küstürüyor. O zaman içinde öyle hissetmiştim. Sadece küsmüştüm bu hayata ve içimden hiç bir şey yapmak gelmiyordu. Friends'i bile 2 haftada bitirmiştim sanırım can sıkıntısından. Düşünsenize 20 şerden 200 bölüm gibi bir sayı var ortada. İnanılmaz gibi ama değil aslında. Canınız sıkıldığında bunları yapmak cidden hiç zor değil. Sadece yıpranmaktan başka çok az şey kalıyor geride. Böyle düşününce zaten sıkıntı başlıyor bir şekilde. Önemli olan içsel yaşadıklarımız değil mi? İşte bu durumda öyle olmuyor. Öyle iç içe geçiyor ki, sadece can sıkıntısı oluyor ve can sıkıntısı üzüyor.

Hayat gerçekten tuhaf. Bugün özür dilemem gereken bir arkadaşımdan, özür dileyeceğim. Yapılması gerekiyor, çünkü yaptığım şey abartıydı. En azından kendimle alakalı bazı mevzularda mukayese yapabiliyorum. Bu bile olumlu bir şey. Üzücü belki kendi kırgınlığımda içinde ama olsun, en azından bir şey. Bunların toplamı beni ben yapan şeylerin hepsinin detaylarından aynı yere çıkması gibi. Mantıklı evet ama bazen benim açımdan üzücü oluyor. Bunu toparlamam lazım aklımda ama davranışlarımdan uzak bir yerde durmuyor bunlar. O yüzden böyle devam etmeli belki de , kim bilir.Canımı sıkan çok şey var aslında ama uzun uzun anlatmıcam bunları. Hepsi kafamda ve kalbimde, beni bir şekilde rahatsız ediyor sadece. Onlardan uzaklaşmak için yeni bir eve çıkmam benim açımdan iyi olacak. Bir sürü insan girip çıkıyor hayatıma, bir sürü dediğim o kadar fazla değil belki ama sonuçta girip çıkıyorlar. Her birisi gittiğinde ya da kaldığında bende bir şeyleri değiştirmiş oluyorlar. Bu açıdan bile bakmak tuhaf cidden. Kafamdaki dünya ile gerçek dünyanın kesişmemesi, canımı çok fazla sıkıyor ma elden gelir de çok bir şey yok.

Hayat hakkında çok fazla bilgimde var denemez aslında. Sadece bildiğim belirli parçalar var ve bu parçaların bana ifade ettiği şeyler var. Böyle olması cidden tuhaf ama benim elimden de bir şey gelmiyor. Hayatın tamamına hakim olmak zor ve doom gibi şeyler oldukça hayatın içinde, müzikal anlamda bahsediyorum bu durumdan, bütünlüğü sağlamakta bir o kadar zor. Her şey death metal serinliğinde ilerlemiyor nedense. Doom kirliliğinde ilerlemesi de bir yerde can sıkıcı olabiliyor. Düşünecek çok bir şey yok burada aslında ama insan ister istemez, düşünüyor tüm olan biteni. Mesele de burada başlıyor ya zaten. Düşündüklerimiz ve geride kalanlar, ondan sonrasında neler olur kimse bilmiyor aslında. Geleceğin neler getireceğini bilmemekte can sıkıcı. Bir yerden başlıyor ve bir yere doğru her şeyi tanımlayarak ilerliyor. Bu tanımlama içinde çok fazla detay var ama belki eksik bazı şeyler, belki fazla. Tümüne bakıp karar vermek zor. Sadece anlık ilerleyen döngülerden sıyrılmak adına bir şeyler yapılabilir gibi, gerisi ise boş sadece.




Odaklanmış ve kararlı olarak yoluma devam etmem lazım. Bunu becerebilirsem, o zaman işler bir nebze rayına girecektir. Eskiden bloga ya da word'e yazarken hep tekrar ettiğim belirli kalıplar vardı. Rayına girmesi, düzelmesi, olması gibi. Şimdilerde de benzer kalıpları kullanıyorum. Demek ki bir ilerleme söz konusu olsa bile, ilerleme gerilemenin de beraberinde gelen bir yerde duruyor. Bunu böyle değerlendirmek lazım. Şu yeni kitapları sipariş edersem, kafam baya rahatlayacak. Kafamı toparlayıp, yoluma devam etmem ise, bir şekilde işlerin daha kolay ilerlemesini sağlayacak. Daha fazla yazmam lazım işler için ama yazacak mecalim pek yok bugün. Bir şekilde buraya yazıyorum ama diğer yerlere yazmak şu an için çok zor geliyor. Belki biraz daha zamanım olursa, işler beklediğim düzlemlerde ilerleyecektir. Bunu böyle algılamak lazım. Kafamdaki soruların cevpları da kendi içinde ama sadece görmeyi bilmem gerekiyor. Görmeyi öğrenebilirsem , işler beklediğimden biraz daha farklı olacak. Bunlar elbette kesin şeyler değil, nihai şeyler de değil, belki bir yerde sadece olan şeyler. Bu şekilde bakarsak, işlerin verimliliği artacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder